Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
(x)Anonim Yayıncılık
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 213 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
1842 yılında basılan ve büyük eleştiri alan Ölü Canlar, devlet yönetimindeki adaletsizlikleri ile feodal Rusya'yı yansıtır. Romanın kahramanı kibar ve görgülü dolandırıcı Çiçikov; bir kaç kez kaybettikten sonra kısa yoldan zengin olmak için ölü canlar a yatırım yapmak gibi kendince bir çözüm düşünür. Bu amaçla komik ve acı günleri ile bir maceraya atılır Çiçikov.
105 TL.
Bu iki delinin birisi gerçekten hafızmış. Diğeri ise arabacı. Bunlara çifte hafız denmesinin sebebi arabacının diğerini her zaman taklit etmesinden doğuyordu. Demir parmaklık önüne deli seyretmeye gelen akılları! Bütün Müslümanlara has bir şefkat ev bağışlama alışkanlığı ile delilere yiyecek, özellikle tütün, şeker ve bunun gibi şeyler getirip veriyorlardı. Bununla beraber delilerin obur ve pisboğaz olanları parmaklık önünde seyirci gördükleri gibi yanlarına giderler. Her biri uzmanı olduğu konuda saçmalar
65 TL.
Dünya tarihinin en güzel aşk öyküleri Doğudan çıkmıştır. Bu öykülerin başında ise Kerem ile Aslı gelir. Sevdiği kız uğruna tacından ve tahtından vazgeçen ve adeta sevdiğini kovalayan Keremin duygu yüklü öyküsünün anlatıldığı bu eser, giderek kirlenmeye başlayan sevgilerimizi yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor. Kerem ile Aslının göz yaşartıcı öyküsü günümüz gençliğine çok şey anlatırken, sevgisini yenilemek isteyenlere de yol gösteriyor...
65 TL.
Yazın uzun günlerinde daha çok çalıştığı hâlde, akşamları evine önceki gibi yorgun olarak değil, büyük bir coşku ve neşe ile gelirdi. Yürürken koşar, söylerken güler, önceleri geldiği zaman bir parça dinlenmek için üzerine düştüğü iskemlelerin hiç birinde oturamaz, evin içinde sürekli dolaşır dururdu. Yüzünde, pırıldamak için zamanın en küçük iznini bekleyen gençliğin taze rengi peyda oldu. Yirmi yaşında iken kendisini güçsüz bırakan böyle bir tebessümün karşısında hiç bulunmadınız mı?
45 TL.
Hiçbir erkek bir kadını sevip kaybettikten sonra, duygularında değişiklik olmadan onu birinin eşi, bir anne olarak pek görememiştir. Ne var ki Lucie'nin çocukları Sydney'e garip bîr yakınlık gösteriyorlardı; içlerinden gelme bir acıma duygusu vardı onlarda. Bu da gizli duygulara kimbilir nasıl dokunuyor! Bunu hiçbir yankı anlatmıyorsa da bu bir gerçektir, burada da öyleydi. Sydney Carton Küçük Lucie'nin o yumuk ( kollarını açtığı ilk yabancıydı, kız büyüdükçe de Sydney Carton yerini elde tuttu. Küçük oğland
105 TL.
Bunun üzerine Madam, iki üç borçlu hastaya mektup yazdı. Sonuç alınca bu yoldaki çalışmalarını arttırdı. Her mektubuna ek olarak şunu ilave etmeyi unutmuyordu: Aman kocamın haberi olmasın. Ne kadar mağrur olduğunu bilirsiniz. Beni mazur görün. Hizmetçiniz... Bazen itiraz edenler oldu ise de Emma onlarla çabuk anlaştı.Para bulmak için eski eldivenlerini, eski şapkalarını, kırık dökük ne varsa satmaya başladı. Çekişe çekişe pazarlık ediyordu. | Damarlarındaki köylü kanı ona kazanç hırsı vermişti. Sonra şehre
95 TL.
Nazım Hikmet, aşkı da acıyı da, tutkuyu da heyecanı da, yurt özlemini de yaban ellerdeki hüznü de, yaşamı da ölümü de, özgürlük ile tutsaklığı da bir arada görmüş, dünyanın en büyük şairlerdendi. Nazım Hikmet, yurtsever bir şairdi. Çok küçük yaşlarda içindeki yurt sevgisiyle büyümüştü. 1913 yılında henüz on bir yaşında yazdığı ilk şiiri Feryad-ı Vatan ve 1914 yılında on iki yaşında yazdığı Bir Bahriyelinin Ağzından isimli ikinci şiirinde vatanseverlik duygularını işlemişti.
60 TL.
Değerli Varvara Alekseyevna, Geçen akşam inanılmaz ölçüde, hayal edilemeyecek kadar mutluydum! Demek hayatınız boyunca bir kerecik olsun sözümü dinlediniz sonunda. Uyandığım zaman saat akşamın sekiziydi galiba (bilirsiniz cancağızım, işten döndükten sonra bir iki saat şekerleme yapmayı severim). Uyandığımda mumu yaktım, kağıtları hazırladım, kalemimi yonttum. Sonra bilmem nedendir, birdenbire aklım başıma geliverdi. Kalbim o anda küt küt atmaya başladı inan olsun! Demek, benim şu zavallı kalbimin isteğini a
70 TL.
Ertesi gün Karabibik yatağından sıçrayarak kalktığında güneş henüz doğmak üzereydi.Kalkar kalkmaz dolma gibi bir sigara tutuşturdu. Ocak sönmüş, koru bile geçmişti. Huri hâlâ horul horul uyumaktaydı. Karabibik kızını ayağıyla dürterek: Hey! Huri! Zıpla görem... Gün çıkıyo be... Dihiy... diye bağırdı. Huri gözlerini yan açarak bir şeyler homurdandı. Sağ yanından sol yanına dönerek babasına sırtını çevirdi. Karabibik'in bu tembel kızla uğraşacak zamanı yoktu. Eski püskü ceketini arkasına taktığı gibi kapıdan
55 TL.
Baba Oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir. Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bunun olacağını biliyordu. Deniz Gezmiş'ten babasına...
60 TL.
Bediüzzaman Said Nursi'nin çağımıza damga vuran büyük bir mütefekkir olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Zira 1926 yılında Isparta'nın kuş uçmaz kervan geçmez bir nahiyesine sürgün olarak gönderildiği günlerde, yazacağı eserlerin yeryüzünün en uzak köşelerine ulaşacağını hiç kimse tahmin edemezdi. Şartlar son derece elverişsiz olduğu hâlde Kur'an'ın sönmez ve söndürülemez bir güneş olduğunu ispat etmek diye ifade ettiği davasından bir an bile vazgeçmeyi düşünmedi. Onu yanlış anlayanlar iftira kampanyalarıy
60 TL.
Abdülhak Şinasi Hisar, Hamamzâde İhsan, Ercüment Ekrem Talu, Sermet Muhtar Alus, Osman Cemal Kaygılı, Refi Cevat Ulunay, Nihad Sâmi Banarlı, Sofi Huri, Ziya Osman Saba, Safiye Erol, Nahit Sırrı Örik ve Bahaeddin Özkişi... Kayıp İstasyon'un unutulmayan yolcuları... Kenarda kalmış, isimleri ve eserleri unutulmuş, bazılarının mezarı bile kaybolmuş 12 değerli edebiyatçı. Zamanla fark edilen, keşfedilen ve araştırılıp öne çıkarılan şairler ve yazarlardan bir demet... Sadece bir vefa duygusuyla değil aynı zamand
60 TL.
HAMLET: Ey göklerde sakin olanlar! Ey yeryüzü! Daha ne kaldı? Cehennemi de bunlara katayım mı? Ahhh, ah! Dayan kalbim dayan! Ey adalelerim, sizler de birdenbire gevşeyip kuvvetten düşmeyin sakın, beni dimdik tutun. Seni hatırlayayım ha? Olur, zavallı hayalet, çığırından çıkan şu kürede hafıza yer bulduğu kadar seni hatırlayayım ha? Elbette. Hafızamın levhasından, gençliğe kapılıp mühim diye kaydettiğim bütün saçma boş hatıraları, kitaplardan derlenme bütün vecizeleri, geçmişin bütün hayal ve intibalarıni si
75 TL.
LUCENTIO: Tranio, sanatın beşiği Padua'yı görmek o kadar istiyordum ki, Lumbardia'dan kalkıp büyük İtalya'nın bu nefis bahçesine geldim, babamın sevgisiyle müsaadesine, onun iyi niyeti ve sen lalamın güzel arkadaşı katılınca her isteğim yerine geldi. Artık bu havayı ala ala, rahat rahat okuyup mükemmel bir tahsil görürüz. Ben Pisa şehrinde dünyaya geldim, sonra bütün dünya piyasasına hükmeden babam Vincentio, Bontivolli soyundandır: Şimdi Vincentio'nun oğlu Floransa'da yetişince, servetini faziletlerle kapl
65 TL.
LEAR: Biz de bu ara şimdiye kadar gizli tuttuğumuz bir düşüncemizi açıklayalım. Haritayı verin... Üç kişi arasında bölüştürüyoruz krallığımızı. Maksadımız odur ki, bu geçkin yaşımızda ölüme doğru yavaşça sürüklenirken sorumluluklarımızı bırakalım gençlerin omuzlarına. Damadımız Corn-\vall ve siz, onun kadar sevdiğimiz damadımız Albany, ileride çıkabilecek ihtilâfları önlemek maksadıyla, kızlanmızın her birine düşen mirası bugün burada ilan etmek arzusundayız. Üstelik, en küçük kızımızın sevgisini elde etmek
70 TL.
İlk kez 1663 yılında Palais Royal'da oynanan Cimri, çok cimri biri olan Harpagon ve onun ailesi etrafında döner. Moliere'in Cimrisi Harpagon, daha rahat ve daha mutlu bir hayat için biriktirmez. Onun için daha fazla para-altm-mal sahibi olmak kendi başına bir amaçtır. Cimriliği basit bir mal ve para sakınma durumu olarak değil, bir tür meta fetişizmi olarak yaşar. Meralara kullanım değerlerinin ötesinde anlam yükleyerek, onları fetişleştirme hali, sadece cimrilere özgü bir ruh hali değildir. Ancak Harpagon
65 TL.
Don Kişot, gün geçtikçe dalgınlaşmaya başlamıştı. Bütün gün kitap okuyan ve hayatın gerçeklerinden uzak bir ömür süren asilzademiz, zamanla hayal ve gerçeği karıştırmaya başladı. Artık zihni iyice bozulmuştu. Kitap okumayı abartan Don Kişot, okuduklarının etkisinde kalarak bir hayal dünyası içinde yaşamaya başladı. Şövalyelerin başından geçen maceraları okudukça kendini o eski devirlerde yaşıyor gibi görmeye başladı. Bu romanları okuya okuya şövalyeliğe özeniyor; roman kahramanları gibi tutsak prensesleri k
75 TL.
Mevlâna'nın Anadolu'da yaktığı ateş, bugün de etkisinden hiçbir şey kaybetmeden varlığını sürdürüyor. Bir şaheser olan Mesnevi ise bu ateşin harmanlandığı bahçe... Mesnevi bahçesinden derlenen en güzel hikayelerle sevgiyi, hikmeti, adateti, iradeyi, inancı, gerçeği ve doğruyu anlatan Mevlâna, gönüllerimize farklı pencereden aralıyor. Bu eser, Mevlâna'nın Mesnevi bahçesine götürüyor sizleri....
75 TL.
1859 yılı...Mayısın sonlarıydı. Ayağında bolca yamalı bir pantolonla, sırtında toz içinde bir palto bulunan kırk yaşlarındaki adam yol üstündeki hanın alçak merdivenlerinden çıkıyordu. Adamın başı açıktı. Gayet dolgun yanaklarıyla birlikte çenesindeki beyaza yakın sarı sakalları dikkat çekiciydi.Donuk gözlerle kendisine bakmakta olan genç uşağına sordu:Kimse yok mu Piyotr? Gelen giden... Kulağında firuze taşlı küpesi olan ve dalgalı saçlarına briyantini iyice yedirmiş bulunan Piyotr, ilk bakışta her özell
75 TL.
İsteğine boyun eğiyorum. Kendisinin bizi sevdiğinden daha çok bizim kendisini sevdiğimiz kadının ayrıcalıklı durumu, aklın kurallarını bize bütün yönleriyle unutturmaktadır. Alnınızda küçücük bir çizginin dahi oluştuğunu görmemek için, en ufak bir redden kederlenen dudaklarınızdaki hüzün ifadesini gidermek için mucizeler yaratıp uzaklıkları aşar gelir, kanımızı döker ve geleceğimizi hiçe sayarız. Bugün geçmişimi bilmek istiyorsun, al işte öğren. Fakat Natalie bilmeni istediğim birşey var: ben bugüne değin s
90 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 213 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8