En son çocukken adını duymuştu Server töngelenin. İnsanların arasından geçen, en gizli, en mahrem şeylere
tanıklık eden. Dikenleriyle canlar yakan. Sonra günahını sahibine itiraf ettiren. Sözlükler böyle demiyordu. Sözlükler
ne bilsin töngeleni. Yavaş yavaş unutuldu adı. Yedi kuşaktır ne gören vardı, ne duyan. Çocuklarına öğretmemişlerdi
adını. Bir şeyi yok saymanın en kestirme yolu isimsiz bırakmaktı belki de.
Aslıhan Ertaç okurları kendiyle yüzleşmeye çağırıyor. Mesleğiyle harmanladığı, gerçekle hayal arasındaki
öykülerinde çalı çırpı topları rüzgârda savruluyor. Bir ismi var tönge-lenin. İnsanoğlu günahlarıyla yüzleşmemek için
yok saysa da yedi koldan yayılıyor sokaklara. Üçe bölünen şehirde usulca geziyorlar. Bir kibritle yakıp
kurtulamazsınız!