Balıklarla İlgili Rivayet romanında Faruk Duman okurunu, İncir
Tarihi gibi, harikulade olaylarla dolu bir masal dünyasına
sürüklüyor; daha doğrusu efsaneler diyarı İstanbul’un çok eski
zamanlarına götürüyor. Bazen Binbir Gece’nin büyülü havasına
sokuyor, bazen peygamber kıssalarındaki mucizeleri anımsatıyor,
bazen Çelebi yazarların sıcaklığını duyuruyor, bazen halk
masallarındaki dili yeniden kuruyor, bazen dünya klasiklerindeki
heyecanlı serüvenleri yaşatıyor. Faruk Duman o sevilen, iksirli
diliyle düşsel ve düşünsel bir yer ve zaman yaratıyor Balıklarla
İlgili Rivayet’te tuhaf bir İstanbul masalı anlatıyor.
İstanbul’un üzerinden büyük bir dev, bir dev sürüsü, sanki
hunharca yıkıp yakarak geçmişti. Vah yazık vah, diye hayıflandı,
ne de olsa İstanbul İstanbul’dur, böyle bir mamur mülke bunca
eziyet ve de bunca insafsızlık edilir mi? Evleri yıkılsın. Evi dini
dikilsin. Karaköyü’nün balçık suyundan yine sahile yosunlu küflü
çamur akıyordu. Balçık sıçrıyordu. Denizin sırtında kabarcıklar
çıkmıştı. Boğaz’ın ortasında, daha önce görmediği bir yükselti
vardı. Sivri bir ada gibi yükseliyordu.