Sonucu Daralt
Kategori
(x)Roman - Çağdaş Türk Edebiyatı
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 392 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Ağır ama güçlü adımlarla köprüye doğru yürüdüm; yürürken, sımsıkı sıktığım yumruğumu öbür elimin avucu içine vura vura: Ben yalnız değilim! Ben yalnız değilim! diye tekrarlıyordum soluğum altında. Ben yalnız değilim! Bunu yalnızca kendime değil, üstünden geçtiğim yollara, çamlara, çimlere, kayalara söylemek, uçurumların ucunda durarak avaz avaz göklere haykırmak istiyordum... Ben yalnız değilim! Eti etimden, kanı kanımdan biri olacak yanı başımda. Haksız suçlamalara uğradığım zamanlarda suçsuzluğumu savunac
60 TL.
Ağır bir taş gibi oturdu Anneme Mektuplar yüreğimin üstüne yıllarca. Eserin yayınlanmış şekli elime geçince ruh dinginliği içinde buldum kendimi -taş aniden kaldırıldı, yara kapandı, ve üstüme hoş bir hafiflik kondu... Bugüne değin söylemek istediğim şeyleri -beni mutlandıran, beni üzen, beni ayakta tutan ve yaşamama yardım eden şeyleri- Anneme Mektuplar'da söyledim... Anneme Mektuplar'a döktüğüm sevgi ve heyecanı annem bana yirmi yıl içinde nasıl aşıladıysa, aynı sevgi ve heyecanı neredeyse kırkbeş yıl boy
110 TL.
Polonya, İkinci Dünya Savaşı'nda Alman işgali altındadır. Ancak Ruslar da, diğer taraftan Polonya içlerine doğru ilerleyerek Almanları buradan çıkarmak niyetindedirler. Polonyalı millî direnişçiler Varşova'da Ruslar yaklaşırken, Almanlara karşı bir ayaklanma tertiplerler. Cengiz Dağcı kendisinin de şahit olduğu bu kanlı ayaklanma günlerini, babasını Birinci Dünya Savaşı'nda kaybetmiş, yirmi altı yaşındaki Teresa Zaromb'un gözünden aktarır. Teresa, ölüm ve korkunun hüküm sürdüğü bu günlerde bütün sevdiklerin
65 TL.
Cengiz Dağcı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra vatanı Kırım'dan çok uzaklarda, İngiltere'de yaşamak zorunda kalmıştır. İngiltere'de uzun yıllar yaşamasına rağmen bütün romanları hep Kırım hakkında olmuş ve ana karakterlerini de tabiatıyla hep Türklerden seçmiştir. Ancak 1998 yılında kaleme aldığı Bay Markus Burton'un Köpeği başlıklı uzun soluklu hikâyesiyle kendi yazarlığı için bir ilki gerçekleştirmiş ve içinde yaşadığı İngiliz toplumundan karakterler seçerek onları anlatmıştır. Hikâyede, Benci adlı köpeği v
40 TL.
Tükendi
“Osman Cemal’in Çingeneler’i muhakkak bir şaheserdir. Osman Cemal şimdiden sonra bir tek yazı yazmasa Türk edebiyatına kazandırdığı bu şaheserle gene mahzun ve gene yarı meçhul aramızda dolaşsa, bu, hiçbir zaman değeri birdenbire, bir çığlık halinde meydana çıkarmayı unutmayan edebiyat denilen şey ona bu şaheserinin layık olduğu mevkii vermekte gecikmeyecektir. Okudukça şaşırıyorum. Sayfaları çevirdikçe içim hüzün, sevinç ile dolu karmakarışık bir âleme giriyor. Gâvur Etem kitaptan fırlıyor, karşımda Apukur
115 TL.
“Osman Cemal’in Çingeneler’i muhakkak bir şaheserdir. Osman Cemal şimdiden sonra bir tek yazı yazmasa Türk edebiyatına kazandırdığı bu şaheserle gene mahzun ve gene yarı meçhul aramızda dolaşsa, bu, hiçbir zaman değeri birdenbire, bir çığlık halinde meydana çıkarmayı unutmayan edebiyat denilen şey ona bu şaheserinin layık olduğu mevkii vermekte gecikmeyecektir. Okudukça şaşırıyorum. Sayfaları çevirdikçe içim hüzün, sevinç ile dolu karmakarışık bir âleme giriyor. Gâvur Etem kitaptan fırlıyor, karşımda Apukur
40 TL.
Gece, karların üzerine düşen ağaç gölgelerini dev heyulalara dönüştürmüştü. Tuhaf bir his kıpırdandı içimde. Ayağımın altındaki zemin miydi yoksa kıpırdanan? Ya her şey etrafımda dönüyordu ya da yorgunluk ve uykusuzluk bana oyun oynuyordu. Gizemli bir yerdi burası.
70 TL.
“Tarihler 1935’i gösterirken, Mustafa Kemal Atatürk’ün de izniyle, Türk Tarihi Araştırma Cemiyeti’nden üç uzman Mimar Sinan’ın mezarını açıp kafatasını incelemek ve ölçülerini tespit edip Mimar Sinan’ın Türk olduğunu ispatlamak için türbenin önünde bir araya gelmişti. Yüzyıllar önce kapanan bu mezar bilimsel bir araştırma için açılacaktı; ama bundan daha heyecan verici olan şeyse dünya mimarlığına damga vuran, Osmanlı’nın en önemli şahsiyetlerinden birisinin kafatasının gün yüzüne çıkması olacaktı.” Dönem g
100 TL.
Halil İbrahim, kalbi vatan aşkıyla yanıp tutuşan, bir yanda milletini içerisinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak isteyen, öte yandan Bulgar güzeli Nadya ile evlenme hayali kuran bir gençtir. Halil İbrahim’in hayallerini gerçekleştirme arzusuyla bıkıp usanmadan çalıştığı bir sırada patlak veren 1876 Bulgar İsyanı ise her şeyi hallaç pamuğu gibi atan, peşinden büyük bir millî mücadeleyi getiren özel bir hadise olarak beliriverir.Halil İbrahim’in Rumeli’nin güller şehri Kızanlık’ta başlayıp İstanbul’da Sultan
95 TL.
Uhud Savaşı... Bize doğru akın yapılıyordu. Gelenler hem okçu, hem mızraklı, hem de keskin kılıçlı adamlardı. Efendim’i onlara karşı savunmak ne zordu ya Rabbi! İyi ki daha önce Efendim’in verdiği talimata uyarak her gün ok atma talimi yapmışım. Yoksa sekiz yüz kadar ok atacak mecali o gün kendimde bulamazdım. O talimler sayesinde pazularım yayımın kirişi gibi dayanıklı, bileğim demir gibi sağlamdı. Her ne kadar gücüm, kuvvetim yerinde olsa da üstümüze sel gibi gelen bunca savaşçıya kâh kılıçla, kâh okla ka
70 TL.
“Aşk acısı nasıl geçer, Dede?” Teklifsiz sormuştum, o da tereddütsüz cevapladı: “Geçmez, oğul!” “?” “Evvela şunu bil ki bir insan yaşarken âşıksa ölürken de âşıktır. Şimdi sofra hazır, barakamıza buyur, bunlar geniş zamanın lafları...” … Neydi aşk? Herkesin bildiği fakat kimsenin çözemediği bir sır, hudut tayin edilemeyen bir umman mıydı? Yoksa aşk; sevdiğinde kimsenin görmediğini görmek, hiç kimsede bulmadığını onda bulmak mıydı? Yahut aşkın gözü hakikaten kördü de bu bir aldanma mıydı? Eğer öyleyse Yarada
65 TL.
Kocaları sürülen, yavrularının karınları düşman süngüleriyle deşilen kadınların talihi! Ak sakallarından tutup sürüklenen ihtiyarların talihi! Cephekerde, bize söven, yüzümüze tüküren düşmanlarımızın menfaatleri için, kanlarını sebil eden gençlerimizin talihi!.. Bu gece rüyama gene Şişkof girecek. Gene beni mezarlara götürüp ölen askerlerin üniformalarını gösterecek. Sen, sen Sadık Turan, sırtında düşman üniforması Rusya'ya karşı harp ettin" diyecek! Gene soğuk terler döküp sabahı kim bilir nasıl edeceğim.
65 TL.
"Gök Moğolların kökü sayılan Bozkurtla Alageyik'in Tibet dağından kalkıp, göl ve ırmakları yüzerek Burhan dağının yamaçlarına gelip yerleştikleri zamandan beri böylesine bir görüntüyü görmek az kimseye nasip oldu. Yulun Eke'nin oğlu karnı üstünde iki eli arasında tuttuğu kıpkızıl bir çul ile doğdu. Yulun Eke oğlunu Yesügey Bahadır'ın yüzüne kaldırdığı zaman çocuğun elleri arasında tuttuğu o kanlı çul parçası tüm savaşçıların ve Şamanların gözleri önünde göz kamaştırıcı bir parıltıyla parladı. Şamanlar, Yesü
75 TL.
"Evet, onlar da insandır! Pavlenko'lar, İvan'lar, Kostyürk'ler, Vasil Dimitroviç'ler, Stepan'lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimiz tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: "Tanrım!" diyorum. "Onlar da insan!" Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları!" Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı."
120 TL.
Okuru karlı bir günde Tahran sokaklarına götüren Başa Dönemeyiz, Modern İran Şiiri’nin öncülerinden şair Furuğ Ferruhzad’ı, hayatındaki dört erkeğin gözünden anlatmayı deniyor. Anlatıcının sesiyle Furuğ’un sesinin birbirine eşlik ettiği Makbule Aras Eyvazi’nin bu ilk romanı, iç içe geçen biyografi-belgesel-kurmaca kimliğiyle, “Ataerkil bir toplumda, kadının birey olabilmesi, varoluşunun kenar çizgilerini kendi iradesiyle belirleyebilmesi önünde ne tür uyuşmazlıklar ve çelişkiler baş gösterir?” sorusunu usul
46 TL.
“‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’ diye anlattı ‘sevgili’nin hayatta somut bir karşılığı olmadığını Attilâ İlhan. Şimdi de ‘Kimi sevsem sensin / hayret’ diyor. Yaşadığımız hayat karmaşıklaştıkça ‘mümkünsüz’ hale gelen aşklarımızı mısralara döküyor, mısralarını, ruhumuzu hafif bir meltem gibi saran, bizi derinleştiren, acıtan eşsiz bir müzikle harmanlıyor ve onlardan hayatlarımıza temelli giren, unutulmaz şiirler inşa ediyor... Onlara bakalım, dokunalım diye; onları duyalım, koklayalım, onlarla içimizin ço
85 TL.
“‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’ diye anlattı ‘sevgili’nin hayatta somut bir karşılığı olmadığını Attilâ İlhan. Şimdi de ‘Kimi sevsem sensin / hayret’ diyor. Yaşadığımız hayat karmaşıklaştıkça ‘mümkünsüz’ hale gelen aşklarımızı mısralara döküyor, mısralarını, ruhumuzu hafif bir meltem gibi saran, bizi derinleştiren, acıtan eşsiz bir müzikle harmanlıyor ve onlardan hayatlarımıza temelli giren, unutulmaz şiirler inşa ediyor... Onlara bakalım, dokunalım diye; onları duyalım, koklayalım, onlarla içimizin ço
48 TL.
Neydi aşk? Heyecanı diri tutan bir arzu mu yoksa sabrı fısıldayan bir erdem mi? Ya da şair ruhlu adamın, şiir duruşlu kıza söylediği düşsel sözler mi? Kim bilir belki de öyle ‘Önce biriktirilip sonra da harcanan bir şey değildi aşk. Zira birikirken biriktirmeden harcanan, harcanırken de harcandıkça biriken bir hakikatti…’ Âşık, ‘Hayal perdesinden binlerce sözcüğün, sayısız fotoğraf ve sonsuz dalgalanmaların’ koşarak gelip gözlerinin önünde raks ettiğini görüyordu. Ve ucu yanık mektuplarla usulca gezinen sey
130 TL.
“Kaçıncı kezdir zamanın önüne geçmeye çalışıyoruz, fakat hep o bizi arkasında bırakıyor, zaman kendi başına bir anlama sahip değil, onun başıboş bir gidişi var. Irmak söyleşi hep zaman aralıklarında ertelene ertelene savruldu. Özyaşamöyküsü ona tam yaklaştığımız sırada özsüz kaldı. Onun yerine Dolambaç’ı yazdım ve hâlâ da yazıyorum. Dolambaç benim özyaşam kurgumdur. Dolambaç yaşam ile kurgu arasında cereyan eden bir romandır. Yaşam kurguya dolanır, kurgu ise ancak böyle yazılır. Yaşam benim yaşamım; ona gön
34 TL.
Son kale ile son darbe indi üstlerine. Melih, omuzlarında son kalenin yüküyle bir yandan geçmiş acılarını unutmaya çabalarken, mücadele ettiği kirli örgüt babasından sonra şimdi de onu ortadan kaldırmak istiyordu. Basit gibi görünen bir operasyonun ucu yerin yedi kat altına uzandığında neler olacaktı? İşlerinin ne kadar ciddi olduğunu anladıklarında geri dönülmez bir yola girmişlerdi artık. Coğrafyasını, kardeşini ve ekibini kederli günler beklemekteydi. Kırmızı ve mavi hesaplaşırken, moru bir seçim bekliyo
75 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 392 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4