Elinizdeki değerli araştırma Hacım Sultan Ocağı’nın tarihi, irşat geleneği ve temel hususiyetleri hakkındadır. Bizzat ocağın bir ferdi olan Cumhur Özkolaçık’ın verdiği bilgiler ve okuyucunun önüne koyduğu belgeler, konunun iyi anlaşılmasını ve gerekçelendirilmesini sağlamaktadır. Ayrıca çalışmada yer verilen bilgiler, okuyucunun Dedegân Bektaşilik hakkında doyurucu bir fikir sahibi olmasını da sağlayacaktır.

Bir Pir’in Kaleminden Alevilik Kitabından Sonra Musa Küçük Dede’nin İkinci Kitabı Da Elinizde. Anadolu Aleviliğinin Yaşayan Hazinelerinden Ve Ocakların, Dergâhların Eğitiminden Geçmiş Son Dedelerden Olan Musa Küçük, Bu Eserinde Sizlere Anadolu Aleviliğinin Temel İnançlarını Oldukça Sade Ve Etkili Bir Dille Anlatıyor. Bununla Beraber Kitapta; Yol Ve Erkân İçinde Büyük Önem Arz Eden Dört Kapı Kırk Makam, On İki Hizmet Vs. Gibi Konular Hakkında Da Malumat Bulunuyor. Ayrıca Kitabın Bazı Yerlerinde Yer Alan, Mus

“İmam Mehdi, son masum imam ve “beklenen kurtarıcı” olduğundan Alevî-Bektaşî inancında ve edebiyatında insanlığın tek gerçek yöneticisi, dinin tek gerçek otoritesi ve bozulan düzeni düzeltmekle görevli olan tek lider olarak karşımıza çıkar. Metinlerde, Alevî-Bektaşîlerin ve diğer On İki İmamcı toplulukların kolektif hafızasında başat bir rolü olan Kerbela hadisesinin, Ehl-i Beyt’e ve Alevîlere karşı işlenen suçların intikamını almak da Mehdi’nin en önemli görevlerinden biri olarak sıklıkla işlenir.

Resmî Ali Baba’nın bu kitaptaki şiirlerini okuyanlar, 1826 öncesindeki Bektaşîliğin nasıl olduğunu ilk elden tanıma fırsatı bulacaklardır. Ayrıca Resmî Ali Baba’nın eserlerinde, Alevî-Bektaşîliğin itikadi yönüyle, özellikle tevhid algısıyla ilgili çok önemli ipuçlarının yer aldığını göreceklerdir. Dört Kapı ekibi olarak Resmî Ali Baba'nın itikadi ve edebi açıdan önemi büyük olan güzide şiirlerini okuyucumuza sunmaktan kıvanç duyuyoruz

Ali Nihânî şairliğinin yanı sıra 19. yüzyılda yaşamış elâyetnâme yazarlarındandır. Ali Nihânî’nin şiirindeki mısralar, gözlem, duygu ve günlük yaşantıyı içerir. En önemlisi de Alevî-Bektaşî kültürünün, inancının ve ibadetinin güzel örneklerini teşkil eder. Bu nedenle de şiirleri genelde tasavvuf ve Alevîlik-Bektâşilik akideleriyle ilgilidir. Şiirlerinde Dîvân Şiiri’nin etkisi olduğu görülen şairin hece ve aruzla yazdığı şiirleri oldukça yetkin bir karakterdedir. Şiirlerinde genel olarak ilâhî aşk, Ehl-i Bey

Yanbolulu Ali Turâbî Baba m. 1786 yılında Bulgaristan Yanbolu’da dünyaya gelmiştir. Çorumlu es-Seyyid Hasan Hüsnü Dedebaba’dan (öl. 1849) sonra Kırşehir Hacı Bektaş Pîr Evindeki Dedebaba postuna intihâb (seçilme) yoluyla 1849 yılında oturan Turâbî Baba, 19 yıl bu görevde kalmıştır. Yanbolulu el-hacc Ali Turabî Dedebaba, Babagan Bektaşîliğin en meşhur liderlerinden biri olduğu gibi kuvvetli bir şairdir de. Turabî Baba’nın şiirleri; çok sevilmiş, pek çok şiiri hafızalarda yer tutup bestelenerek okunmuştur. Bu

Sıdkı Baba Divanı Kısa Özet Hilâl-i Muharrem oldu nûmâyan Ağlayalım Şâh Hüseyn’in ‘aşkına Yasa girdi mihr ile mâh âsümân Ağlayalım Şâh Hüseyn’in aşkına İki cihân fahri giydi karalar Açtı derûnunda türlü yaralar Şehit oldu gitti hep mâhpâreler Ağlayalım Şâh Hüseyn’in ‘aşkına Hatice Fâtıma Haydar-ı Kerrâr Ağlar Kanber Selmân, Düldül Zülfikâr İns ile cin melek eyler ahü zâr Serfirâz-ı Şehideyn’in ‘aşkına Mâtem aylarında ağlar muhibbân Tutarlar orucun keser

Anadolu âşıkların yurdudur. Mezhebi, dini, dili fark etmeksizin Anadolu insanı; yaşadıklarını, hissettiklerini, inandıklarını içinden geldiği gibi ve en samimi şekilde nazma döker. Bunlar arasında inançla alakalı olan şiirler, “tekke edebiyatı” yahut “dinî-tasavvufî edebiyat” diye tabir edilen bir geleneğin mahsulü sayılırlar. Bu geleneğin içinde ise Alevî-Bektaşî şairler; kendine has söyleyişleri, dünyaya, inanca dervişane ve kendilerine has bir edayla yaklaşmaları yönünden şüphesiz ayrı bir önemi

Bir kişi iman, ten üzeredir derse hatadır. Eğer can üzeredir derse yine hatadır. Yani şöyle bilmek gerek ki iman akıl üzeredir. Evet, iman akıl üzeredir. Akıl sultandır ve ten içinde vekildir. Eğer sultan giderse vekil tende nasıl dursun? Hünkâr Hacı Bektaş Veli Pirimizin buyurduğu gibi Alevî-Bektaşî yolunda iman akıl üzeredir yani iman akılla olur, taklitle iman olmaz. Yaratıcının varlığı ve tevhit inancına dair yüzlerce sorunun cevabı bu kitapta akli delillerle cevaplanmıştır. Bu kitap pek çok yönden Ale

Dört Kapı Gençlik Kitapları serisinin ilk  kitabı Hacı Bektaş Veli Velayetnamesi’nden yapılan seçmelerin, günümüz diline çevrilmiş  ve sadeleştirilmiş halidir. Bu eserde, Hacı  Bektaş Veli’nin hayatı ışığında siz gençlere  Alevî-Bektaşîliğin inançlarını ve sosyal yapısını  anlatmaya çalıştık. Hacı Bektaş Veli’nin  Nişabur’da başlayıp Anadolu’da sona eren heyecanlı macerasını sizinle de paylaşmak  istedik. Onun asırlar öncesinden bugüne tuttuğu  ışıkla evlerimizi, zihinlerimizi aydınlatmak için  çabalıyoruz.

Diyarbakır bölgesinde yaşayan Aleviler, daha önceki yerleşim alanları olan Musul, Kerkük ve Horasan bölgelerinden 1550-1580'li yıllarda Dicle nehri boyunu takip ederek yeni yerleşim yerleri olan Diyarbakır'a göç etmişlerdir. İlk zamanlarda Dicle Nehri kıyısında toplam 360 tane Kızılbaş Alevi Türkmen köyü mevcutken Alevi köylerine karşı yapılan çeşitli baskılar sonucunda birçok köyün halkı ya asimile olmuş ya da başka vilayetlere göç etmiştir.Elinizdeki Erkânname, Diyarbakır'ın Kadıköy, Şarabi, Seyit Hasan,

Elimizdeki çalışma hem hazırlanma şekli hem de muhtevası bakımından takdire şayandır. Eserin ortaya konması sürecinde yazılı kaynakların taranması yanında yaşayan halk âşıklarıyla mülakatlar yapılarak eserlerin tespit edilmiş olması da dikkat çekicidir. Bu çalışmanın diğer önemli bir yönü de Alevî-Bektaşî Şiiri’nin ilk örnekleri ile günümüzdeki örneklerini tarihsel gelişimini gösterecek şekilde sunması ve bunu yaparken aynı zamanda ünlü şairlerin dizeleri yanında pek bilinmeyen şairlerden de örnekler içerme

Sizlere asıl metnini ve günümüz Türkçesine çevirisini sunduğumuz Muharremiyye özelliği taşıyan bu yazma mecmua, Anadolu ve Balkanlardaki Alevî-Bektaşîler arasında Muharrem ayinlerinde kullanılan önemli dua ve gülbankların, okunacak mersiye-i şeriflerin ne şekilde günümüze ulaştığını göstermek açısından oldukça değerli bir kaynaktır.Bu eser, tarihi değeri yanında Muharrem’in onuncu gününde okunmak maksadıyla tertip edilmiş olduğundan ve Aşura günü okunması, Ehlibeyt İmamları tarafından emredilen Ziyaret-i A

Hacı Bektaş Veli, tarih boyunca Anadolu, Balkanlar, Mısır, Irak ve Suriye coğrafyasında yaşayan Alevi, Bektaşi topluluklarca manevi önderliğe sahip bir tarihsel kişiliktir. Hacı Bektaş Veli’ye bağlı olanlar, onun İmam Musa Kazım soyundan gelen bir seyyid olduğunu ve Ehli Beyt/On İki İmam yolunda yürüyen ve halkı bu çerçevede irşat etmiş olan manevi bir önder olduğunu bilip kabul etmektedirler. Bu yönüyle Hacı Bektaş Veli, Anadolu başta olmak üzere yukarıda belirtilen coğrafyada Alevî İslâm’ı ayakta tutan bi

George Jordac: “Allah’ın nimetleri size göründügü zaman, sükürsüzlükleri bir kenara bırakın.”Rahip: Ne güzel söylemis Ali! Isâ’nın cümlelerine ne kadar da benziyor!George Jordac: Bütün peygamberlerin ve dünyada adalet pesinde kosanların sözleri Imam Ali’nin sözlerine benziyor. Bu yüzden ben yazdıgım kitabın adını “Adaletinin Sesi Imam Ali” koydum.Rahip: Bugün, bu yüzden yanındayım, Ali hakkında daha fazla sey ögrenmek için. Öncelikle bana Ali’yi nasıl tanıyabilecegimi söyle. Seni, onun hakkında kitap yazmay

Seyyîd Süleyman, İstanbul'da bir semte adını veren Cibali Sultan soyundan gelen ünlü bir Hakk aşığıdır.İmam Musa-i Kazım neslinden gelen Cibali Sultan, Oğuz Boyu Emir Türklerindendir. Cibali Sultan, Türkistan'a bağlı Horasan Eyaletinin halife pîrlerindendir. Soyunun İmam Musa-i Kazım'a dayanması ve iyi bir eğitim görmüş olması onu genç yaşta Pîr Postu'na oturtmuştur. İstanbul'un fethinden önce, irşat amacıyla Bizans'a gelen Cibali Sultan'ın, burada birçok Hristiyan'ı Müslüman yaparak müritleri arasına kattı

''Ey insanlar! Işığınızı, öğüt veren ve öğüdünü tutanın ışığından yakın. Suyu bulanık olmayan duru kaynaktan(Masum İmamlardan) alın. Ey Allah'ın kulları! Cehaletinize dayanıp heva ve hevesinize teslim olmayın. Böyle olan, selden yıkılmak üzere olan bir uçurumun başında konaklamış gibidir. Onlar bir görüşün peşinden bir başka görüşe kapılarak helaklerini bir yerden bir yere sırtında taşırlar. Onlar yapılmaması gerekeni yaptıkları gibi yaklaşılmaması gerekene yaklaşırlar. Allah'tan korkun! Sorunlarınızı h

''Ey inananlar! Allah'tan çekinin ve doğrularla birlikte olun''(Tevbe suresi,119) Hz. İmam Ali Muhacir ve Ensar'dan oluşan bir toplantıda şöyle buyurmuştur' 'Allah'ın hakkı için size soruyorum. Siz biliyor musunuz, bu ayet inince Selman ''Ya Resulullah ! Bu ayet özel midir, yoksa genel midir? Diye sordu ve Resulullah,''Bu ayette emre muhatap olanlar, müminlerin genelidir ama doğrular, yalnız benim kardeşim ve onun kıyamete kadar olan vasileridir.'' Diye buyurdu'' Orada bulunanlar ''Evet'' biliyoruz dedile

Muharrem ayının ikinci günü İmam Hüseyin ansızın durdu ve  Bu yerin adı nedir? diye sordu. Kerbela dediler...İmam Hüseyin: -Allah'ım! Dertlerden ve belâlardan sana sığınırım. İşte burası hüzün ve bela mahallidir. İnmemiz gereken yer işte burasıdır. Kanımız burada dökülecek ve burası mezarımız olacaktır. Bunu bana ceddim Resulullah bildirmişti.