Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
(x)Büyüyen Ay Yayınları
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 191 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10
Leyla’yı tanıyor musunuz? Yahya Kemal’in hemşehrisi. Ne kendisi kaybolmuş, ne de şehri. Üsküp ikliminde hâlâ şair biter. Mensur yazılarında bile şiirin tadı var. Küresel köyde artık kaybolmaya yüz tutan asalet, edep, nezaket onda korunmuştur. Hüzünde, sevinçte, sitemde bile asildir Leyla. Şöyle göze batmadan, ince bir eda ile önünüze ruhunuzu ve zihninizi doyuracak bol ve zengin bir sofra seriyor: Rum-ili’ndeki (Rumeli) varlığıyla, koku ve renkleriyle Üsküp’ün camilerini, çarşılarını, köprülerini, hamamları
240 TL.
Bu kitap medeniyetimizin içli ve samimi sesi Fuzûlî’nin iki eserini bir araya getiriyor. Rind ile Zâhid ve Sıhhat ile Maraz. Rind ile Zâhid, insanoğlunun en kadim ve asli yönelişlerinden biri olan hakikate ve anlamlar dünyasının sırlarına yapılan bir keşif yolculuğu. Basmakalıp düşüncelerin ve görünüşlerin ötesindeki anlamlar evreni, şekilden manaya doğru yapılan seferler, zihnin bitmek tükenmek bilmeyen sorularına karşılık, gönlün kanmayan susuzluğu Zâhid isimli baba ile, Rind isimli oğlunun diyaloglarında
120 TL.
Tatar-Türk âlimi, müftü ve tarihçi Rızâeddin bin Fahreddin (1859-1936) pek çok eser kaleme almış, özellikle biyografi konusunda mahir bir müellif. Meşhur Hatunlar, onun “İslâm eserlerinde ve Müslümanlar arasında meşhur olan, ilim veya malıyla milletimize hizmet eden hatunların hayat hikâyeleri beyan edilen bir kitaptır” diye takdim ettiği bir eseri olup 1903’de Orenburg’da yayımlanmıştır. Eserini kızı Zeyneb için kaleme alan Rızâeddin bin Fahreddin zikrettiği kaynaklar dışında "her gün okumakta olduğumuz ga
350 TL.
“İlmin Kapısı” olarak da gönüllerde yer eden Hz. Ali’nin rivayet yoluyla ulaşan sözleri, İslâm düşüncesinde olduğu kadar edebiyat geleneğinde de geniş tesirler bırakmıştır. Muhtelif rivayetlerle sonraki nesillere ulaşan, Sad Kelime ve Nesrü’l-Leʽâlî isimleriyle bir araya getirilen bu sözler, manzum ve mensur olarak ilk olarak Farsçaya daha sonra Türkçeye tercüme edilmiştir. Asırlar içinde tercüme ve şerhleriyle birlikte Hz. Ali vecizeleri oldukça geniş bir literatür meydana getirmiştir. 12. asır âlimlerind
220 TL.
Hocası Cüveynî'nin "derin bir denizdir” dediği İmam Gazzâlî'nin (1158-1111) İhyâu Ulûmmi’d dîn’den sonra kaleme aldığı ve İhyâ'ya başlamadan önce okuyup içindekilerle amel etmeyi tavsiye etttiği eseri "Bidâyetü’l-Hidâye" ilk Türkçe tercümesiyle okurlarımızla buluşuyor. Eseri dilimize “Esbâbu’l-‘inâye fî Tercemeti Bidâyeti’n-Nihâye” adıyla kazandıran Eyüp Sabri Paşa (1832/33-1890) daha çok "Mir’âtü’l-Haremeyn" isimli büyük eseriyle bilinmektedir. Osmanlı bahriye paşası, eğitimci, tarihçi Eyüp Sabri Paşa'nın
190 TL.
Ahmed Cevdet Paşa'nın iki risalesinden meydana gelen bu eserdeki risaleden ilki Paşa'nın Arapça olarak kaleme aldığı Hülâsatü’l-beyân fi te’lîfi’l-Kur’ân adını taşıyan muhtasar Kur'an tarihidir. 1303/1885 yılında yayımlanmış bu muhtasar risalede Kur’an-ı Kerim’in nüzûlü ve yazıya geçiriliş süreci, vahiy kâtipleri, sahâbe arasındaki kurrâ ve mertebeleri, Kur’an’ın cem’edilmesi, kıraat ihtilafları ve kaynakları, Hz. Osman tarafından Kur’an’ın ikinci kez cem’edilmesi ve neticesinde yazılan mushafın çoğaltmasın
150 TL.
“İhlasımızdan şüphe edilmemelidir ki bu kitab-ı mübin yalnız bir şi’r-i mensur değildir. İçtimai, siyasi, idari, ahlaki, dinî birçok mebahis-i mühimmeyi ihtiva etmesi itibariyle hem edebî, hem ilmî bir eser-i giran-kıymettir.” (Sebilürreşat, 2 Eylül 1914) “Seyahat fikriyle Avrupa’yı dolaşanlar çok var. Bunların içinde -fena değil- gördüklerini yazanlar da bulunmuş, fakat acaba şu bizim zavallı yurdumuz ne haldedir ve ne için böyle yaralı bir kalp hâlinde derin derin inliyor, bunu görmek isteye
300 TL.
Osmanlı İmparatorluğunda 1845 yılında üniversite kurulmasına karar verilerek hazırlıklara girişilmiş, birkaç başarısız denemeden sonra 1900 yılında kurulan Dârülfünûnla kesintisiz akademik hayat başlamıştır. Bu çalışma, Batıda üniversite kurumunun gelişimine ve modern üniversitenin ortaya çıkış sürecine göz attıktan sonra Dârülfünûn adı verilen Osmanlı üniversitesinin tarihsel koşullar içinde kuruluşunu ve gelişimini ele almakta, bu çerçevede 1900 yılından başlayarak 1946 yılına kadar üniversitede görev yap
320 TL.
Mehmed Emin-i Tokadî (1664-1745), İstanbul Nakşibendî-Müceddidîliği’nin 18. yüzyıldaki en önemli temsilcisidir. Tekke şeyhliğine pek rağbet etmemesi, tekke şeyhi olduktan sonra tekke geleneklerinin bir kısmını gösteriş olacağı gerekçesiyle terketmesi, bu anlayışın bir tarikat ilkesi olduğu Bayramî-Melâmîliği’ne mensup La‘lîzâde Abdülbâki Efendi’nin sohbetlerine devam etmesi, Nakşibendî-Müceddidîliği’nin kesinlikle karşı olduğu devran hakkında Sıyânet-i Dervîşân adlı bir risâle yazarak bu uygulamayı savunmas
200 TL.
Köstendilli Süleyman Şeyhî Efendi, 1750-1819-20 yılları arasında Bulgaristan’ın Köstendil şehrinde Osmanlı’nın dağılma döneminde yaşamış âlim, şâir, yöneticilik vasıflarına da sahip, çok yönlü bir Osmanlı müellifidir. Tarîkat-ı Âliyye-i Nakşibendiyye’nin Müceddidiye kolunun samimi bir müntesibi olmakla birlikte, oldukça geç bir dönemde varlık âlemine “Ekberî irfân” şeklinde ifade edilen “tevhîd-i vücûdî/vahdet-i vücûd” penceresinden bakmayı tercih etmiş bir âriftir. Yaklaşık yetmiş yıllık ömrünün büyük bir
400 TL.
Sevakıb-ı Menakıb, Hemedanlı Abdülvahap Dede tarafından Farsça olarak kaleme alınmış olup, Aziz-i Uhrevi olarak tanınan Şem’i Efendi’nin tavsiyesiyle Mesnevihan Derviş Mahmud tarafından Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiştir. Tercümenin sahibi Derviş Mahmud, 1575 yılında İstanbul’da Mevlevî icazeti ile hilafet almıştır. Bu tercümesinden haberdar olan Sultan 3. Murad tarafından, Konya’ya dönüp Mevlânâ asitanesinde kendisine dua ederek eseri tamamlaması sonra da İstanbul’a dönmesi istenmiştir. Derviş Mahmud, K
400 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 191 kayıt bulunmuştur Gösterilen 180-200 / Aktif Sayfa : 10