Hiçbir şey olmayacakmış gibi duran yağmurlu bir İstanbul gecesi, bir kadının kazmasıyla parçalanır. Betona saplanan her vuruş, geçmişle geleceğin, inançla deliliğin arasındaki çizgiyi biraz daha siler.
Gücü az, ama inancı büyük olanlar için kapılar açılır. Delilikle peygamberlik, masumiyetle tehdit, inançla takıntı iç içe geçerken Sayat ve Ileana, aynı karanlığın farklı ışıklarını ararlar.
Kötü Ölü, yalnızca bir gerilim romanı değil; düşle gerçek, kehanetle delilik arasında gidip gelen çok katmanlı bir anlatı.
Gelecek olan kim? Ve biz ondan neden korkuyoruz?