“O rezil sıcağın altında ben Gülizar’ın
peşinde fakülteden Osmanbey’e kadar
nasıl sürüklendiysem, bu insanlar da Murat
Baba’nın dükkânında açığa çıkan neşeye ılık
bir bahar akşamı serinliğinde akın ediyorlardı.
Evet, Gülizar’a beni bağlayan duyguyla Murat
Baba’ya çeken duygu aynı kaynaktan çıkıp
iki kola ayrılan, dağlar tepeler aşıp doğduğu
kaynağa dökülen iki nehir gibiydi. Ruhlar
âleminde Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil
miyim?” nidasını duymadığımı fark eden
Murat Baba’ydı, muhtemelen Gülizar’a beni
işaret edip “Dürt şu hergeleyi!” demişti. Burun
kıvıracaklar olsa da başka türlü bir izah
mümkün değil.”
Uğur Sezen ilk romanı Hergele ile okurunu,
Karagümrük Spor Kulübü’nün kuruluş
yıllarından, İstanbul Edebiyat Fakültesi’nin
Hergele Meydanı’na; Sahaflar Çarşısı’ndan
Bakü ve Şuşa’ya uzanan bir yolculuğa
çıkarıyor. Yitirilenlerin, sanrıların, şizofreninin
ve aşkın iç içe geçtiği bir İstanbul romanı
Hergele.