Sonucu Daralt
Kategori
(x)Hitabet - Söyleşi - Röportaj
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 68 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Değişen bir şey yok. Hiç yok. Sadece şekil değişiyor. Biçim. Biçem. İlk insandan bugüne hep var. Değişmedi. Ama yapılan yer, mağara duvarından tuvale geçti. Renk değişti, fırça değişti, malzeme değişti. Edebiyat tarihçisi bunun için tarihini eserlerin içeriği üzerine değil biçimi üzerine kurar. Evlilik, yemek, barınmak, çocuk sahibi olmak… Bunlar değişmiyor. İlk insanın psikolojisi ile bugünkü arasında fark yok. Onların çektiği de üzüntü, bizim çektiğimiz de. Ama dile getirişlerimiz başka. O, değişmiş.Necat
270 TL.
Fiziki mekân varlığının ötesinde, kendine mahsus beşeri bir aksiyon alanı olan şehir, benlik bilincimizi en güçlü şekilde oluşturan dünyadır. Kente ait hatıraları saklayan en önemli kaynak mekânsal bütünlüktür. Hâlihazırda önümüzde duran şehir varlığına ait unsurların geçmişten bugüne nasıl evrildiklerini görme biçimini Walter Benjamin poetik düşünme biçimi olarak adlandırır. Mekânsal bütünlüğün çözülerek değişime uğraması kentsel belleğin en önemli kaybıdır; bu kaybın önemli ölçüde Diyarbakır’da da yaşandı
400 TL.
Sözün Kıymetini Anlamak İçin De Kıymetli Sözler Biriktirmek Gerekir. Birikimimiz Haline Gelen Ve Bize Bir Estetik Değer Katan Her Şey Anlamamızın Önünü Açar. Yel Açılır, Zihin Açılır, Gönül Açılır... Karşımızda Duran Ve Kat Etmemiz Gereken Yolu Kendimiz İnşa Ederiz. İnşa Hem İçten Dışa Hem Dıştan İçe Doğru Olur, İnsan Kendisine Çizdiği Bu Yolda Bel¬li Başlı Güzergâhlar Belirler. Bu Güzergâh Ve Duraklarımız Geçip Giden Hayat İçerisinde Dönüp Baktığımız Zaman Bize Önemli Şeyler Anımsatır. Bu Anımsama Da Ashnd
150 TL.
Emek ve kıymet söz konusu olduğunda bu coğrafyanın insanlarının iki konuda ciddi eksiği/ihmali var: İlki, bir şeyin/kişinin varlığının kıymetini onu kaybettikten sonra anlamak… İkincisi ise sorunun çözümünü, emeğin hakkının teslimini hep ötelemek… Oysa insana, topluma, devlete dair kaybedişlerin telafisi yok. Kaybedilenler bir daha geri gelmez, getirilemez. Çünkü hem kişi hem toplum hem de devlet olarak bu yaşanmışlıklar ve deneyimler biricik ve özel; dolayısıyla tekrar edilemez, tekrar yaşanamaz. Konuya ge
140 TL.
Hasan Âli Yücel neye inandı, nasıl mücadele etti? Gazi Mustafa Kemal ile aynı masada hangi konu hakkında görüştü? Nasıl Türkiye’nin en uzun süreli Millî Eğitim Bakanı oldu? Dönemin en önde gelen edebiyatçıları ile nasıl tanıştı? Türkiye’nin en büyük şairlerinden Can Yücel’i nasıl yetiştirdi? 19 Mayıs’ta kendisine suikast girişimi söylentilerini nasıl karşıladı? “Hayatta ben en çok babamı sevdim” diyen Can Yücel, neden babasına Cambridge’den ayrılması gerektiğini söyledi? Köy Enstitülerinin fikir babası kimd
120 TL.
“O her şeyin burhanıdır, hiçbir şey O’nun burhanı değildir. Burhan aydınlatma demektir, Hakk’ı ne aydınlatabilir ki? Her şeyi aydınlatan Hak Teâlâ’dır. Işığı ne aydınlatabilir? Her şeyi aydınlatan ışıktır. Her şeyi aydınlatan ışığı ne aydınlatır? Hiçbir şey. Çünkü ışığın kendisi aydınlıktır.” “Yer, gök, felek ve melek akıldan üstün değildir. Bunların hepsi aklın egemenliği altında idare edilirler. Akıl âlemden meydana gelmez, akıl âlemi idare eder. İdare eden, idare edilenin üstündedir. Kimileri önce âlemin
180 TL.
Edebi metnin iki temel unsuru olan zaman ve mekân, uzun yıllar boyunca yan yana ve birbirinden ayrılmaz iki unsur olarak düşünülmüştür. Sonrasında özellikle, Bergson felsefesiyle birlikte ‘zaman’ kavramı daha bağımsız bir noktada konumlanmıştır. Edebiyat araştırmalarında 20. yüzyılın ilk yarısına değin hâkim olan zamansallığın karşısında mekânsallık, özellikle 1980’lerde yaşanan ‘mekânsal dönüş’le birlikte yeniden ağırlık kazanmış ve kendi argümanlarını ortaya koyacak bir alan açmıştır. Bu kitap, Robert T.
95 TL.
İbrahim Halil Çelik her bakanın, baktığı yere göre farklı suretler gördüğü biri. Hele biraz uzaktan ya da dalgın bakanların, hızlı hüküm vermeye çalışanların işi kolay. Bir haber, bir video, bir söz üzerinden tanımlayabilir, “görmek istediğimizi gördük” diyebilirler. Çizdikleri siyah beyaz fotoğrafı zihinlerinde sabitleyip, adı her geçtiğinde belleklerinden çağırabilirler. Oysa O, bir bakışla tanınamayacak kadar çok renkli, çok katmanlı, çok yönlü biri. O, çilekeş bir düşünce ve dava adamı. Ve O’nun anl
275 TL.
“Sevgili Ayla Ağabegüm hocamızdan ve bu söyleşilerden bana kalan miras, ‘Susmak ve alışmak yok.’ tavsiyesi… Ve gördüm ki o, yanında rahatlıkla ağlayabildiğimiz güzel bir insan. Abla, anne, kız kardeş, teyze… Günlük hayatta sosyal statülerimiz çok çok başkadır ancak Ayla Ağabegüm hepimizi kucaklayabilen engin bir kalp, dingin bir ruh, seçkin bir zihin ve akıldır. ‘Gözünüzü ağlamaya, kafanızı düşünmeye alıştırın.’ der. Dik duruş bir hanımefendiye bu kadar mı yakışır? Gönül eri… Sözün eri…” (Yasemin Kuloğlu) *
220 TL.
Toprakla konuşurum. Toprakla dertleşirim. Toprak bana gülümser, ben toprağa gülümserim. Senden yaratıldım ey toprak, sana karışacağım derim. Geldiğimde, bana nasıl davranacağını sorarım. Bedenime güzel davran, onu üşütmeden, incitmeden çürüt derim. Şimdiye kadar senin yetiştirdiğin nimetlerle beslendim, bir nimet olarak sana geleceğim, sen de beni ye ve şükret derim. Bereket senin adın derim. Nankörlük etmezsin derim. Kibirlenmezsin derim. Sana güvenen, seni ekip biçen kimseyi mahcup etmezsin derim. Bir avu
137 TL.
Yaklaşık kırk seneden beri Dağ ile tanışıklığım var. Bu coğrafya elbette dümdüz alanda dünyaya gelmiş bir insanın dikkatini çekecekti. Belki bir başkası boyalarını alıp dağda resim yapardı. Belki de profesyonel fotoğraflar çekerdi. İnsan ruhunda mutlaka karşılık bulacak kadar dingin, zorlayacak kadar sert, insanın taa ciğerlerine doldurmak isteyeceği kadar temiz ve duru. Elbette benim gibi işi kelimelerin sıralanması olan birisinin bu beldeyi, bu insanları yazmak istemesi çok normal. Elimizde çok değerli sö
130 TL.
Röportaj, söyleşi ve anketler, gazetecilik sahasının türleri arasında sayılsa da edebiyat alanında da önemli bir yere sahiptir. Yazarların şahsiyetleri, ilgi alanları, eserlerinin kaynakları, dönemleri hakkındaki değerlendirmeleri, dil ve edebiyat meselelerine dair düşünceleri, kendi monografileri kadar edebiyat tarihlerine de önemli malzeme sunmaktadır. Sanatçıların eserlerine uzak bir mesafeden bakıp kritik yapmalarına imkân tanıyan bu söyleşiler, aynı zamanda eserlerde kapalı bırakılan, yazıya dökülmeyen
120 TL.
İstanbul'un her halini ve anını, konak ve köşklerinden, mesire yerlerine, semtlerinden, okullarına, yiyecek-içeceğinden sosyal hayatına kadar kaleme aldığı romanları ve gazete yazılarıyla adeta zapteden Sermet Muhtar Alus (1887-1952), 65 yıllık ömrünü İstanbul'a hasretmiş, durmadan onu kaleme almıştır. Alus’u Taha Toros'un kaleminden okuyalım: "Küçük yaştan beri İstanbul'un her semtine âşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir teces
150 TL.
İlim insanlarını ve insanı, sırf hayattayken sevmek ve sevdiğini sürdürmek ülküsüyle görgülenmeye ve nihayet kültürlenmeye küçük bir hizmette bulunabilmeyi gaye edinen Çay Saati Sohbeti’ni büyük bir vazife ve hizmet olarak görmelidir. Çünkü yegâne maksadı, öğrencilerimizin ilim insanı hocalarını hayattayken sevdiğini göstermeleri, sohbet eden hocamızın da başta öğrencilerini hayattayken bilfiil sevmekte olduğunu açığa vurmasıdır. Onları iştiharla tanıtmak veya izhar edilmeyen bir amaç yoktur. Hoca sadece
150 TL.
Ben beş erkek kardeşin ortancasıyım. Onların içerisinde tek okuyan benim. Hafızlığı bitirdikten sonra biraz daha Arapça okumak, Kur’an eğitimimi ilerletmek isteyince babama, “Ben okuyacağım!” dedim. O cevaben, “Seni okutacağım!” dedi. 1945 yılında köy halkının topladığı parayla İstanbul’a gittim. Kamyonla çıktık. Manifaturacı Hasan Efendi ile birlikte gönderdiler. İstanbul’da Kiğılılardan Hacı Fahri Kiğılı’nın iaşesini sağladığı Kur’an Kursu’nda kaldık. Bir ömrü, Kur’ân okumak, hıfz etmek; onu öğret
45 TL.
Tükendi
Türk Dünyası Uzmanlarıyla Söyleşiler Kısa Özet Türk Dünyası Uzmanlarıyla Söyleşiler, Türk dünyasının tarih, dil, edebiyat başlıklarındaki çeşitli meselelerine bilimsel mesailerini hasreden yirmi üç Türk bilim adamının yetişmesini ve çalışma alanlarına kendilerini hazırlayan eğilimlerini, entelektüel meraklarını biyografileri bağlamında merkeze alan ve doktora öğrencilerinin gerçekleştirdiği bir dizi mülakatın bir araya getirilmesi sonucu ortaya çıkmış bir derlemedir. Mercek altına aldıkları konulardan önce
240 TL.
“Bu röportajda beni en çok şaşırtan husus, Abdülmelik Fırat’ın farklı dinî veya etnik kimlikler üzerine sarfettiği cümlelerdi. Resmi müfredat eğitiminden geçmiş herhangi bir Türk, Abdülmelik Fırat’ın sadece Kürtlerin haklarını savunmasını beklerken o ilginç bir biçimde ve bir Müslümana yaraşır şekilde farklı dinlere mensup veya herhangi bir dine mensup olmayan insanların da haklarını aynı şekilde savunuyordu. Dinde kardeş olduğu insanların haklarını savunduğu gibi insanlıkta kardeş olduğunu söylediği farklı
150 TL.
“Tomris Uyar açıklığı ve daha da önemlisi kararlılığıyla Turgut Uyar’ın hayatına ve şiirine dair daha önce bilinmeyen önemli birçok bilgi ve yorumun bu kitapla birlikte gün ışığına çıkmasını sağladı. Okurken insana kolay gelen, ama aslında hiç de öyle olmayan saptamalarının ardındaki keskin dikkat, bu kitabın sürükleyiciliğinin ardındaki gizil gücü oluşturuyor. Turgut Uyar’ın şiirleri ile şiir dışındaki yaşamı arasında pekâlâ bağlantılar kurabiliriz bu söyleşiden yola çıkarak. Hayat tabii ki şiirin sağlama
48 TL.
Siraceddin Hocam ile tanışıklığımız üzerinden yaklaşık yirmi yıl geçti; her daim onun hem lisan-ı hâl hem lisanı-ı kâlinden çok mühim ve menfaatli dersler aldım. Hakikaten nasihatleri, sohbetleri her zaman aklımın muallimi, kalbimin muhibbi, nefsimin terbiye edicisi ve ruhumun medar-ı surûru oldu. Hizmet zamanında ve dostlarına iyilik yapmak konusunda hep ilerde olup, maddî-manevî ücretlerin dağıtılması vaktinde de hep geride durmasını bilmiş; lisanını yalana ve gıybete alıştırmamış, sevdiklerinin menfaatin
200 TL.
Hızlı bir aşınma var, her şey kısa sürede hayatımızdaki anlamını, yerini yitiriyor. Eskidiğini düşündüğümüz, gördüğümüz şeylerin aslında değerinden kaybettiği bir şey yok. Bizim gözümüzde ve gönlümüzde olup bitiyor her şey. Bu durum, modern insanın acı gerçeğidir... *** Aydın, sanatçı, toplumsal her durumda tavır alabilir, almalı da ama bu tavır, sanatçı, aydın, entelektüel tavrı olmalı; göze girme, aferin alma, nimete ulaşma tavrı olmamalı. Hiçbir bir kalem, fırça, kamera, nota, haksız biçimde bir gücün se
300 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 68 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1