Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
(x)Şule Yayınları
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
Sıralama : Göster :
Toplam 551 kayıt bulunmuştur Gösterilen 380-400 / Aktif Sayfa : 20
Hölderlin der ki: "Ozanca barınır insan yeryüzünde." Ve tarif ettiği o yer, ara bir yerdir: çifte yoksunluk zamanından kalma... Bir bakıma yerlerin yeri... Bir çeşit bekleme odası... Muhakkak ki, en az Hölderlin kadar beklemiş biri Kafka da... Beklemeyi bilmiş biri... Üstelik ozanca... İyi de, Kafka neden şiirde karar kılmamıştır da, düzyazıda ozanca davranmayı tercih etmiştir? Ara yerde (Araf 'ta mı yoksa) kalmayı arzulamıştır? Aranan yanıtların çoğu, belirli bir olgunluğa ulaştıramadığı, daha da vahimi, t
90 TL.
Neyse ki "Küçülteç" Kısa! En uzunu bile... Ki yazıda ne kadar "geveze" olduğumu bilen bilir. Kısa; zira önce kendini, mademki ben bir başkası, aynı zamanda ötekini/diğerini dinleme çabası yani. Kapalı kapılarda çaresizce dinelmis kişinin açık kapılardan içeri sızma teşebbüsü yahut telaşı. Bilme arzusu; dünü, dünden öncesini... Bugünü; henüz yarın olmayan günü... Ve nihayetinde, hiçbir şey bilmediğini, bas bas bağırma imkâni... Kâh utançla, kâh övünerek... * * * işbu pasajlar, kim bilir, belki paspas olur
150 TL.
Kendime dönüşün bana ne ifade ettiğini kavrayabilmek için "Tan Kızıllığı"na yahut "Gezgin ile Gölgesi"ne bir göz atmanız yeter. Gezgin ile Gölgesi, çağları peşinden sürükleyen Friedrich Nietzsche'nin damıtılmış hayat öğütlerinden kıymetli bir demet. Murat Batmankaya'nın eşsiz çevirisinde yeniden ışıkla doğuyor efsanevi Nietzsche evreni.
130 TL.
Dede Korkut, tarihin tozlarını üzerinden silkeleyerek seni bulmaya geldi. Yolculuğu uzun, anlatacakları çok. Tabii tek başına gelmedi. Boğaçhan, Bamsı Beyrek, Tepegöz, Salur Kazan ve Deli Dumrul onu yalnız bırakmadı bu macerasında. Dinlemeye hazır mısın?
25 TL.
Tükendi
İşlemeli mahfazalar içine koyup, odalarımızın duvarlarına astığımız Kurân-ı Kerîm, anlaşılmayı/ hayatı anlamlandırmayı bekliyor Otomobillerin içini, işyerlerinin duvarlarını, camilerin kubbelerini süsleyen âyet-i kerîmeler, anlaşılmayı / hayatı anlamlandırmayı bekliyor O Kitap, insanlığın adresine gönderilen bir mektup; anlaşılmayı/hayatı anlamlandırmayı bekliyor Elde edemedikleriyle, elde ettikleri arasında sıkışan insan, hayata anlam veremeyişinin bedelini ağır ödüyor. Tarih sürecinde değişse de manzara,
35 TL.
Tükendi
Hangi ağacın hikayesini anlatacağımı bilmiyordum. Sonra öğrendim ki hangi ağacın meyvesi beni çağırırsa onu anlatabilirdim. Çocukken ters çevirdiğim bir şemsiyenin dilimlerinde unuttuğum portakallar nereye gidersem gideyim peşimi bırakmıyordu. Portakalları ve şemsiyeleri unutmak için uzun uykulara daldım. Rüyalarımda dökülen dişlerimi, uyandığım zaman portakal kabuklarının içine sakladım. Ağzım bomboş ve savunmasız kaldığında yüzümdeki lekeleri tırnaklarımla kazıya kazıya ağladım. Bir yas ancak kelimesiz tu
110 TL.
İlk sene köylüler yazın gelmeyişi üzerinde pek durmadılar. Bu onlar için, kendilerini birden hafta ortasında bulmak gibiydi. Birisi günlerden salı değil de çarşamba olduğunu söylediğinde zamanın hızına şaşırır, arada kayıp bir gün olabileceğini nasıl aklımızın ucundan geçirmezsek, Kamşatlılar da yazın gelmemiş olma ihtimalini hiç düşünmediler. Konuşma aralarında "Yazdan da bir şey anlamadık!" "Ne kısa sürdü," deyip ay sonuna doğru havaların belirgin bir şekilde soğuduğuna kendilerini inandırdılar. Günlerce
90 TL.
Kalbinizde Allah'ın elleri duruyor sizin. Bunu zeytin ağaçlarından anlıyorum; ağlıyorum... "Dudakları kirlenmiş biri" bile öpebilir zeytin ağaçlarını, çünkü siz onları âteşîn gözyaşlarıyla suladınız...
80 TL.
Köyümüze yağmur yağmıyordu. Başka yerlerin yağmuru büyüyüp köyümüze sel oluyordu. Çölü basan sel, derdi köyün hocası yaşadığımız felakete. Çöl, yani suyun olmadığı yer; yağmurun değil. Bizim köyümüzde su vardı oysa. Üstelik yollarından çamur eksik olmazdı. Ağaçlar gür fakat dudaklar kuru; çünkü su, içilemeyecek hâle gelirdi baskınlar yüzünden. Hastalıklar bitmek bilmezdi. Bir sene haset, diğer sene kin, bazen cimrilik, bazense öfke... Ruhlarını hasta ederdi içenlerin. Yine de suyu içerlerdi; pisliğine aldır
90 TL.
Hikâye anlatıcısı, kim olursa olsun, hangi tekil ya da çoğul kişi olarak konuşursa konuşsun, metnin içinde veya dışında bulunursa bulunsun, alt ya da üst anlatıcı olsun, bir çamur parçası hâlinde uzatılarak kendisine ruh üflenen Âdem'in, onun eğe kemiğinden yaratılan Havva'nın, onların cennetteki sınavlarının ve insanoğlunun işte böyle başlayan o meşakkatli ve tatlı dünya maceralarının, bu macera süresince düşüşlerinin ve kalkışlarının, şeytanla melek arasında bir sarkaç hâlindeki gelip gidişlerinin, iç dün
210 TL.
Bir gün inlemesine açtım gözümü. Titriyordu. Çarşafı omuzlarına bıraktığımda burun delikleri açılıp kapandı. Yine aynı şeyi yapıyordu. Dizlerinin üzerine çökmüş, çeşmeye ağzını dayayan birinin iştahıyla havayı kokluyor, sonra kesik kesik, hırıltılı seslerle dışarı bırakıyordu. Çıplakmış, kötü kokular yayıyormuş ve birinin delici bakışları altındaymış gibi sonuna kadar açmıştı gözlerini. Gölgeler belirmişti içinde. Işığı arkama aldıkça kımıldıyor, kendini göstermeye çalışıyordu. Benden istediği şeyi anlayamı
80 TL.
uyandığımda uyandırılacak biri kalmamıştı balık tutan çocukların hiçbirinin oltasında yoktum bir görünüp bir kaçan gözler bildik değil bildik değil bu yol göğe dayamış sırtını
80 TL.
Nedir o sakladığın, görmek istiyorum. Arkada sakladığın şey nedir? Hemen göster. Bir şiir demek... Şiir mi yazıyorsun? Sana şiir yasak dememiş miydim? Şair mi olmak istiyorsun? Matematiği, fenni bunun için mi öğretiyorlar sana? Bak evlat, ancak tembeller şiir yazar. Aylaklar, çalışmaktan nefret edenler, gerçeklerden kaçmak isteyen hayalperestler yazar." Islıkla Çağrılan, bir gencin iç dünyasından kapımıza bırakılmış dokunaklı bir mektup. Emine Batar, duru ve akıcı üslubuyla, Kerim'in hayattan beklentilerini
22 TL.
Tükendi
Doğrandıkça Artan Ekmek, gözde şairlerin gözde şiir metinleri eşliğinde özün akışı için bir nevi ark açmak, okurun gözle- rinde karıncalanan anlamı ?gelmeye bırakmak" gayretidir. Metinlerin yüzünde sessiz bir silüet halinde gözüken bu gayret ve faaliyetin, bazen metinlerin çokyüzlü atmosferinde seyrettiği bazen de kendi mecrasında yer yer farklı yönlere doğru gittiği görülmektedir. Doğrandıkça Artan Ekmek'te, yeni yöntem ve farklı yaklaşım tarzlarının ışığından yararlanılmakta, bu tarzın arzı, ancak uy- gul
200 TL.
Şiire Yeniden Bakmak başlığı altında buluşan bu metinler, ?şiiri yeniden okumak" yolundaki çabanın bir devamıdır. Aynı tekneden çıkan ve çalkantılar durulmadan su yüzünden yeni yöntemle çekilen özel ebrûlar olarak görülebilir. Bu yüzden, önden giden metinlerle onlara yönelen nazarı ve bu nazarla arz olunanları hatırlatıcı bir ön söz ile sunulmakta, son söz ve son nazar dışarıda bırakılmaktadır. Şiire Yeniden Bakmak, şiiri yeniden okuma sırasında farklı yerlerde durularak gerçekleştirilen nazarların ürünüdür
210 TL.
Bir tabur ateş böceği fenerleriyle ilerliyor, pırıltıları oynaşan yaprakların arasında görünüp kayboluyordu. Lacivert ortancalar hüzünlü, mor salkımı taşıyan dallar selviye sarılmış, yığın yığın hatmi ve şakayıklar enfes kokular saçarken yine ve yeniden canlanıyordu toprak. Üç ayların teşrifiyle Ramazan ayının nefesi duyulmaya başlamış, uzun günlerin korkusu sarmıştı beni. Gündüz kelime-i tevhidlerle kıpırdayan dudaklar, kandil akşamları ferahlıyordu. Tazelenme zamanı gelmişti ruhların. Sokaklarda kaz sürü
120 TL.
Adamın ardında soğuk, çamurlu bir koku kaldı. Anahtarı cebime attım hemen. Gölge avaz avaz bağırıyordu: "Annen nereye gitti bu taş yağmurunda?" Süpürgeyi alıp süpürmeye başladım. Süpürdüm, süpürdüm, süpürdüm... Kırıkları topladım, devrilenleri kaldırdım. Süpürge- yi kapının arkasına dayayıp çöpü dışarı çıkardım. Döndüğümde annem omzumun üzerinde tıkır tıkır konuşuyordu: "İnsan neden bulamaz kendi evini?" Hicaz Koro, belirsizliğiyle ânı, sesleriyle sonsuzluğu taşıyor öykülerine. Okur, özgür bırakıldığını zan
90 TL.
İki Dil, İki Hayat akıcı ve anlaşılır anlatımından güç alarak sade dil ile arı dil arasındaki farkı bütün detaylarıyla anlatmak üzere okurun karşısında. Sade Türkçe ile Öz Türkçe'nin alt yapısını oluşturan sosyal, politik, kültürel gerekçelere de tek tek değinen Necati Mert, iki dil arasındaki farklılığın tarih içindeki yerini ortaya koyuyor.
190 TL.
kendi başını döndürür değirmen öğüttüğü sudur, senden avucunu ister dudağını değil
80 TL.
Mekan dendikte, o en dar anlamıyla ev en geniş anlamıyla Beytullah tır. Yaşamsal bir ihtiyaca cevap veren ev le, evreni kutsallaştırmakla birlikte kutsal-insan bağının sürekli ve diri tutulmasına da vesile olan Beytullah, karşılıklı olarak birbirle- rini işaretlerler. Ev, düşünsel ve bedensel gelişme, Beytullah ise bu gelişmenin, kulluğun bir göstergesi olarak Allah'a takdim yeridir. Ev, düşlerin, imgelerin üreme, Beytullah ise düşlerin ve imgelerin ilahi gerçeklikle tashih yeridir. Ev, gerek düşünsel gerek
180 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 551 kayıt bulunmuştur Gösterilen 380-400 / Aktif Sayfa : 20