- Hz. Peygamber'in örnek kişiliğine ve birçok yönüne bakacak olursak ilk ele almamız gereken ahlakı olacaktır. - Efendimiz (sas) biz Müslümanların gündeminde her daim olmuş, ilahî mesajların muhatapları olarak da nasıl ahlaklı olunabileceğinin ip uçlarını vermiş ve ahlakının dinî, beşerî kaynaklarını çeşitli yönleri ile irdeleyen çeşitli makalelerden oluşan nitelikli bir eserdir.

- Bu eserimizde tebliğin tüm Müslümanların bilgisi ölçüsünde yerine getirmesi gereken bir yükümlülük olduğundan ve bizler için örnek alınabilecek en önemli insanın Hz. Peygamber (sas) olduğundan bahsetmektedir. - Yirmi üç yıllık tebliğ hayatında karşılaştığı tüm sıkıntılara sabrederek tebliğ faaliyetini sürdürmüş ve bizler için bir rol model olmuştur. Efendimiz yaşantısına ait örnekliklerine şahit olabileceğimiz nitelikli ve özgün eserlerden biri olagelmiştir.

- Hz. Muhammed'in (sas) ahlakının en belirgin vasıflarından biri bütün canlılara karşı rahmetli ve sevgili olmasıdır. - Bu özelliğinden ötürü Efendimiz (sas) başta kölelere, çocuklara ve yetimlere karşı örneği görülmemiş bir yaklaşım modelini görebiliriz. - Elinizdeki bu kitapta Allah elçisinin insanlığa karşı gösterdiği sevginin tezahürlerini göreceksiniz.

İnsanlık tarihinin tekdüze bir süreç olmadığını, sıkıntılı dönemlerin yanı sıra rahat yaşanan dönemlerin de olduğu görülür. İslâm tarihi de öyledir. Bununla birlikte genellikle geçmişe öykünme, geçmişte olanları yüceltme, bugün olanları ise sürekli yerme tutumu takınırız. Bunun sebeplerinden biri, geçmişte olanları bir bütün olarak bilemeyişimiz, buna bağlı olarak da kavrayamayışımızdır. Neticede geçmişle ilgili algımız, bize ulaşan bilgi kadardır. Kaldı ki bu bilgiyle kurduğumuz ilişki de tamamen sorunsuz

Hz. Peygamber'in (s) tebliğe başladığı günden itibaren etrafında kendisine destek veren insanlar oldu. Tebliğ süreci devam ettikçe bu insanların sayısı arttı. Nihayet vefat ettiğinde ona inananların sayısı onbinleri bulmuştu. Hz. Peygamber'i Müslüman olarak görüp iman üzere vefat eden herkes sahâbî/sahâbiyye olarak kabul edilmekle birlikte bunların arasında bazıları vardır ki canlarıyla ve mallarıyla Allah Elçisi'nin (s) yanında yer alarak onun mücadelesine ortak olmuşlardır. Bunların arasında dört halifeni

- Bu eserimiz de Hz. Peygamber'in (sas) Müslümanların kardeşçe birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını hedeflediği gibi diğer din mensuplarıyla da karşılıklı olarak birbirlerinin inançlarına ve haklarına saygı çerçevesinde yaşamayı arzulayan bir çalışmadan oluşmaktadır. - Hz. Peygamber'in (sas) yoğun ilişkide olduğu diğer dinlere ve inançlara mensup insanlar arasında müşrikler, Yahudiler ve Hristiyanlar gelmektedir. Onun Bahreyn bölgesindeki Mecusilerle de yanına gelen elçiler vasıtasıyla görüştüğünü a

- Bugün yeryüzünde müslümanların en çok ihtiyaç duydukları ve örnek almaları gereken yönleri bizler Allah elçisinin (sas) yaşantısında rahatlıkla bulabiliriz. - Onun sabrı, dürüstlüğü, hoşgörüsü ve diğer özellikleri ile müslümanlar arasında örnek teşkil etmeye vesile oluşunu anlatan eserden oluşmaktadır. Bu eserde bizlerin eksik kalan yanlarımızı tamamlayacağı âşikardır.

Hz. Peygamber'in hayatını ve yaşadığı dönemi konu alan siyer, İslâm medeniyetinde erken dönemde doğan ilimlerin başında gelmektedir. Hz. Peygamber ve dönemi, Kur'ân'ın nazil olduğu zaman dilimi olması itibariyle Müslümanların, hakkında bilgi sahibi olmaları gereken bir dönemdir. Siyer, bir yönüyle hadis, diğer yönüyle de İslâm Tarihi'yle alakalıdır. Zira Hz. Peygamber'in söz ve davranışlarından bahsetmesi itibariyle hadisin içinde düşünülebilir. Nitekim ilk hadisçilerin aynı zamanda siyerci oldukları bilinm

İslam Tarihi'nin ilk dönemlerine ilişkin pek çok kitap kaleme almış olan Prof. Dr. Adnan Demircan, ilk defa tarih ilmi ve onun hem kaydedicisi hem de değerlendiricisi olan tarihçi ile ilgili bir eser yayınladı. Tarih ve Tarihçi adıyla yayınlanan eser bir anlamda Tarih İlmi, Tarih Usulü ve Tarihçi üzerine teorik bir değerlendirme yapıyor. Bilindiği gibi insanın en çok merak ettiği şey geçmişi ve geleceğidir. Geçmişini ve geleceğini merak etmek, insana özgü bir davranıştır. Gelecek hakkında bazı öngörülerde b

İslam Tarihi konusunda yazdığı önemli kitaplarla tanınan Prof. Dr. Adnan Demircan, bu sefer farklı bir eserle okuyucularının karşısına çıktı. Yarım asrı geçen ömrünün yarısını geçirdiği doğup-büyüdüğü yer olan Mardin ile diğer yarısını geçirdiği Urfa'ya ilişkin değerlendirmelerden oluşan bu kitap, Urfa-Mardin Hattı/Memleketime Dair Yazılar ismini taşıyor. Adnan Demircan'ın yayınladığı bu kitap, pek çok ilmi kaynağa dayalı tarihi ve sosyolojik değerler içerse de akademik bir nitelikten çok bir hatıra ve tanı

Siyer ve meğazi konusundaki ilk çalışmalar, H. I. asırda yapılmaya başlanmıştır. Hz. Peygamber'in hadislerini biraraya getiren Sahâbe ve tâbiûndan pek çok kimsenin adı bilinmektedir. Tâbiûn döneminin siyer ve meğazî âlimleri, Hz. Peygamber zamanına ait bazı yazılı vesikalar yanında, ashabın tespit ettikleri metinlerle, hem nakletmeye ve hem de yazmaya başladırlar. Böylece, bu sahadaki telif çalışmaları, hicretin ilk asrında süratli bir gelişme gösterdi ve Emevîler'in sonu ile Abbasiler'in başında büyük eser

- Efendimiz'in (sas) medine hayatını konu edinen bu eser; hicret etmenin Müslümanlar üzerinde oluşturduğu etkiden ve meydana gelen olaylardan, Efendimiz (sas) döneminde Müslümanların maruz kaldıkları sıkıntıların anlatıldığı ve son olarak da Efendimiz'in (sas) vedâ hutbesinde insanlara aktardığı vasiyetleri çarpıcı bir gözle okuyup anlamamızı sağlayacak güzide eserlerimizden birisidir.

- Asr-ı Saâdet Dünyası serimizin önemli kitabı olan diğer kitaplarda olduğu gibi bu kitabımızda okurlarımızın ilgisini uyandıracak güncel konulardan oluşmaktadır. - Akademisyenlerin Hz. Peygamber (sas) ve dönemi hakkında yapmış oldukları çalışmalara bakacak olursak Efendimiz'in (sas) gündelik hayatı, ibadet hayatı, saç bakımı, lakap takma ve isimlerle ilgili ilginç konuların yer aldığı nitelikli eserlerimizdendir.

Nüfusumuza nispetle yayımlanan kitapların sayısına bakılarak halkımızın kitap dostu olmadığı, söylenebilir. Ülkemizde yayımlanan kitap sayısı az olduğu gibi İslam Tarihi alanında yayımlanan ciddi çalışmaların sayısı da azdır. Bu sebeple halk arasında İslam Tarihi hakkında yaygın bir bilgisizliğin bulunduğu üzüntüyle müşahede edilmektedir. İslam Tarihi kitaplarının önemli bir kısmı ne yazık ki, birbirinin tekrarı mahiyetindedir. Ülkemizde emek mahsulü İslam Tarihi çalışmalarının yayımı, -birkaçı istisna edi

Bilindiği gibi İslam dünyasında ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Belki de Müslümanlar, Moğol istilasına ve Haçlı saldırılarına rağmen tarihte bugün yaşadığımız yoğunlukta bir savrulmaya tanık olmamıştı. Bu savrulmuşluk, Müslümanların tarih boyunca ürettikleri değerlere karşı duyarsızlaşmalarına sebep olmaktadır. Allah rızası için insanı yaşatma düşüncesinin hâkim olması gereken İslam ümmeti, Allah rızası için öldüren bir anlayışla karşı karşıyadır. Belki bu anlayış, bugün İslam dünyasının tamamına hâkim değil,

Müslümanların farklı görüşlere sahip olması, hatta bu farklılıklar sebebiyle birbirleriyle mücadele etmeleri ve çatışmalara girmeleri, günümüzde karşılaşılan güncel bir mesele değildir. Hz. Peygamber döneminde dahi bazı kişisel tercihlerden kaynaklanan yaklaşım farklılıklarını tespit etmek mümkündür. Öte yandan İslâm gibi, büyük bir dünya medeniyetini kuran bir dinin farklı görüş ve yaklaşımları, bunlara bağlı kurumsal oluşumları ihtiva etmemesi mümkün değildir. Aşırı yorum geçmişte de vardı, bu gün de var.

Din öğretiminin nasıl yapılması gerektiği hususu ve bu alandaki sorunlar, sık sık gündeme gelmekte, konuyla ilgili toplantılar ve çalışmalar yapılmaktadır. Bütün bu çalışmalar göstermektedir ki sağlıklı din öğretiminin ciddi bir şekilde ele alınması elzemdir. Bu sebeple, din öğretimi meselesiyle ilgili ciddi çalışmalara ihtiyacımız vardır. Elinizdeki kitap, ilahiyat eğitimi almış bir tarihçinin meseleye bakışını kısaca ortaya koymaktadır. Yüksek din öğretiminin sorunlarının burada ortaya konan başlıklardan

Hicret, dinî, siyasî, sosyal ve kültürel değişime imkân veren bir olaydır. Zira, toplumu dönüştüremeyen peygamberin, tebliğcinin veya devrimcinin, tabilerinin dönüştürülmesini engellemesinin yolu hicrettir. Bundan dolayı, Hz. Peygamber (s)'den önceki peygamberlerin ve peygamber olup olmadıkları kesin olarak bilinmeyen birçok insanın hayatında, hicreti gözlemlemekteyiz. Hicretin, peygamberlerin ortak sünneti olduğunu söylememiz için, tarihte yaşanmış pek çok örneğe sahibiz.

Hâricîlik İslâm Tarihinin ilk dönemlerindeki etkisini zamanla kaybederek -İbâdiyye fırkasının halen mevcut olduğu- Umân, Zengibar ve Cezayir`in bazı yerleri dışında varlıkları ortadan kalkmış bir mezheptir. Bununla birlikte Hâricîler`in görüşlerine benzer yada paralel görüşler savunan, onlarla aynı yöntemi kullanan çağdaş,İslâmî hareketler bulunmaktadır. Bu hareketlerin, Hâricîler`le aynı yada benzer sonuçlara ulaşmaları da zaman zaman karşılaşılan bir durumdur. Batılı bazı yazarlar, Hâricîler`in görüşleriy

Hulefa-i Raşidin dönemindeki fetihlerde kısa süre içinde hayal edilemeyecek başarılar elde edildi. Müslüman Araplar fethedilen bölgelere yerleşerek, Arap olmayan unsurlarla yüzyüze geldiler. Arap olmayan milletler, İslâm devletinin zimmi tebaları olarak Müslümanların hâkimiyetini tanıdılar. Kısa zamanda zimmilerin büyük bir kısmı çeşitli sebeplerden dolayı Müslüman oldular. Araplar, Arap olmayan yeni mühtedilere mevali adını verdiler. Bu kitap Arap-Mevali ilişkisini siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik boyu