Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
(x)Nihat Güç
Sıralama : Göster :
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bu katliamlar işlenirken; “Gündemimizde neler var?” sorusunu kendimize sormak istiyorum. Çünkü kişi gündem edindikleri kadar değerlidir. Gündem edindikleri kadar bilgilidir. O halde gündemimizde Filistin yoksa, gündemimizde Gazze yoksa, gündemimizde kardeşlik yoksa, gündemimizde açlık ve sefalet yoksa, gündemimizde bu tür olayları engelleyecek yol ve yöntemler yer almıyorsa, gündemimize dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen bu soykırımı alamıyorsak başa dönüp Müslümanlığımızı yeniden konuşmaya başlamamız ge
125 TL.
Küçücüktüm o zamanlar ama bir o kadar da büyüktü hayallerim. Büyümek ve büyük olmak istiyordum. Bu yüzden hayallerimi de kimsenin müdahale edemeyeceği kadar büyük tutuyordum. Kurduğum hayallerimden dolayı nasıl olsa para istemiyordu kimse benden. Ulaşılamayacak kadar büyük hayallerim olsun isterdim hep. Bazı arkadaşlar bu yüzden kızıyorlardı, darılıyorlardı, küsüyorlardı bana. “Bu kadar büyük, bu kadar kocaman hayal olur mu diye?” kavga ettiklerimiz bile çıkıyordu. Hatta Mehmet’i hiç unutmam. Bir gün bana b
125 TL.
Fırsatı kaçırmak olmazdı. İstesem de engel olamazdım buna. Maziye, çok daha geriye doğru bir yolculuğa çıktım. Ben ve uzun süre demlemeye çalıştığım ruhum. Uzaklara, çok uzaklara havsalamın almadığı noktalara kendisiyle tanışmak üzere yelken açtım. Dağların zirvesinden uçsuz bucaksız gökyüzüne doğru hiç kimsenin engelleyemeyeceği bir özgürlüğe doğru kanat açtım bütün gücümle. Denizlerin dibinde görmediğim balıklarla hasbihal ettim. Asumanın ulaşılmaz noktasına doğru kanat çırpan kuşlarla beraber uçtum, uçtu
100 TL.
Dağın zirvesine doğru ilerleyen bir yol var önümüzde. Bu yolda ilerlememiz kaçınılmaz. Şartlar genel itibariyle belirlenmiş olmasına rağmen tercihler bize bırakılmış. “Yola çıkmıyorum, bu şartlar altında ilerlemiyorum, benim arzu ve isteklerime uygun değil” diyerek itiraz etmemiz imkânsız. Böyle bir hak ve salahiyete sahip de değiliz. İster istemez ilerlemek zorundayız bu kulvarda. İlk ve son kez geçeceğimiz bu yol bizim için bir zorunluluktur. Olmazsa olmazımız adeta. Hayat memat meselesi. Başka bir çaremi
160 TL.
Ucu bucağı görünmeyen düz ovalarda ilerlerken havada uçan bir sineğin kapladığı yer kadar bile yer kaplamadığı sezgisinden kendimi azade edemediğim gibi bir hiç olarak görmekten de soyutlayamam düşüncelerimi. Gökyüzü ile arama engel olan yüce dağların altından yol veren tünellerin her an üzerime çökeceği hissinden yakamı kurtaramam bir türlü. Tekerleri yerden kesen köprülerin geçişi esnasında arabanın altından her an kayıp tepetaklak olacağından ürperir, bu mekanlarda hissettiğim biçareliği, acizliği, güçsü
130 TL.
Şayet Kur'ân ve sünnete sırt dönmüşseniz, emir ve yasaklarını yerine getirmiyorsanız, herkesi dinliyor ama bir tek Allah'ı, Peygamber'i dinlemiyorsanız, heva ve hevesinizin peşinden koşuşturup yaşantınızda ilahî emirlerden en ufak bir emare bulundurmuyorsanız, yaptığınız iş ve işlemlerinizde aklınıza güvendiğiniz kadar Bu konuda Kur'ân ve sünnet ne der? diye bir derdiniz, bir tasanız, bir kaygınız, bir kederiniz yoksa, Kur'ân ile düşünmüyorsanız, Kur'ân'ı düşünmüyorsanız, Kur'ân sizin düşüncelerinize yön ve
130 TL.
Şöyle düşünüyorum da; aynı şehirde doğmuş, aynı sokakta büyümüş, aynı havayı teneffüs etmiş, aynı suyu içmiş, aynı kültür içinde yaşamış iki farklı dünyanın iki farklı insanı olan Ebu Bekir ile Ebu Cehil'i birbirinden ayıran ana unsur neydi? Peki bu iki insanı birbirine zıt düşüncelere sahip kılan bakış açıları neye göre şekillenmişti? Ortak noktaları çok olan bu iki insanı farklı iki kutup olmalarına sebebiyet veren hisleri ve duyuşları ne olabilirdi ki? Birini Peygamberin s.a.v. yanında diğerini de P
120 TL.
Şiddetli bir deprem eşlik ediyordu fırtınaya. Ama lokal bir depremdi anlaşılan. Yaşandığı yerde hissediliyordu ancak. Yer sarsıldıkça sarsılıyordu. Depremin hallaç pamuğu gibi salladığı dağlar yerinde durmakta zorlanıyordu. Çatırdadıkça çatırdıyordu kocaman kaya parçaları. Sarsıntıdan dolayı içine dağları alabilecek derecede açılmış fay hatları, kara bir dumanı savuruyordu gök yüzüne. Küçük tepeleri yutabilecek genişliğe ulaşmak üzereydi. Akan nehirler fay hattına boşalmaya başlamışlardı bile. Doymak bilmez
105 TL.
Gerçekten yaşıyor muyum, sorusuna henüz bir cevap verememişti Ali Hoca! Zaman ilerliyordu. Dakika ve saniyeler dur durak dinlemeden işliyordu. Zaman ilerledikçe vereceği cevabı henüz bulamamış olması içinde derin kuşkulara yol açıyordu. Kuşku, kuşkuya yol açınca, biriken kuşkular, içinden çıkılmaz raddeye ulaşıyordu. Bu soruya mantıklı bir cevap vermek istiyordu. Ama şimdilik yaptığı onca çıkarımlar sonucunda mantıklı bir cevap bulamamıştı. Belki de mantığı dejenere olmuş, çalışmıyordu, ya da gerçekten mant
180 TL.
Zulüm üzerine başka birine yardımcı olma durumu olan asabiyetçilik, zalimi mazlumdan daha üstün olduğunu addetme ya da beyaz ırkın siyah ırka veya siyah ırkın beyaz ırka karşı üstünlüğünü savunmaktır. Bu üstünlüğü savunma ise kıyas ile oluşan bir fikirdir. Üstünlüğü takvadan alıp, kıyas sonucu ulaşılan deri rengine, soya, sopa vb. unsurlara vermedir
75 TL.
Sıralama : Göster :
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1