Aile içinde sevginin odak noktası olan çocuklarımızın sağlıklı bir ruh yapısı içinde geleceğe hazırlanmaları, onurlu kimliklerinin kazandırılması konusunu gün ışığına çıkaran bu kitap, anne-babaların elinden düşüremiyeceği bir eğitim rehberi...

İnsanoğlu yeryüzünde var olduğundan beri, yüce Allah`ın sunduğu çeşitli nimetlerden kendisi için türlü türlü yiyecekler hazırlayarak besin ihtiyacını gidermiştir. Beslenme olmadan yaşamak olanaksızdır. Hayatımızın devamı ve vücut gücümüzün muhafazası beslenmemize bağlıdır. Çoğunlukla bizler acıktığımız ve susadığımız için yer, içer, doyunca da sorfadan kalkarız.

Yaşam kargaşa içerisinde geçiyor. Tek başımıza onun üstesinden gelmemiz mümkün değil. Her şeye gücü yeten alemlerin Rabbinin daima bizimle beraber bulunduğunu asla unutmamak niyetindeyiz. Çocukluğumuzdan itibaren bir sıkıntı, bela ve musibet karşısında kalınca Yüce Allah`a sığınmayı, O`ndan yardım talep etmeyi, dualarla güçlenmeyi öğrenirsek kendimizi hiçbir zaman itilmiş, dışlanmış yalnız kalmış ve umutsuz hissetmeyiz.

"Hayat ne hayal ettiğimiz kadar güzel, ne de zannettiğimiz kadar kötüdür." Bu kitapta anlatılan her şey, hayatın içinden geçerken düşülmüş dipnotlardır. Kadın-erkek, yaşlı-genç pekçok insanın gündelik yaşantısından derlenen gerçek yaşam öykülerinde, hayatın renklerini bulacaksınız.

Beyaz bir gelinlik içerisinde Dilara... Her genç kızın hayalinde var olan şekliyle... Sosyete çevresine girmek için can atan onca insanın yanında o sihirli havaya girmekten korkan ve kaçınan kenar mahallenin genç ve güzel bir kızının örnek hayatı... Kısa sürede beş baskı yapan "Siyah Zambak ve Merve" romanıyla okuyucunun haklı teveccühünü kazanan Dr. Sevim Asımgil´in "Sevda Geri Dön"den sonra kaleme aldığı son romanı "Dilara"yı sizlere sunmaktan kıvanç duyarız... (Arka Kapak)

Denizdeki tüm dalgalar dursun rüzgarlar esmesindi, yıldızlar sönsün ay parçalansındı, beş kıtada da bir zelzele olsun ve Harun çılgıncasına bağırsındı: - Rümeysa!...Rümeysa!.. - Hissettiğin ayrılık acısı müthişti. Tertemiz, büyük aşkları bir anda hikaye olmuştu. Bu güzel romanı okumaya başlayınca elinizden bırakamayacaksınız.

Aşk Levent` in gönül toprağına ansızın düşmüştü, sevmişti Semira` yı. Kimde o lisan vardı ki aşkın sırlarını sözlere döksün. Kader Levent` in karşısına asla sevmemesi gereken birini çıkarmıştı, bir nişanlı kızı... Gözlerin bir hayal, kalbinde bir şarkı kalacak ve Semira bembeyaz duvağını yerlerde sürüyerek gidecekti hayatından...

Özellikle gençlerimize yönelik eserleriyle yakından tanıdığınız Dr. Sevim Asımgil, bu kez farklı bir romanla karşınıza çıkıyor. Çünkü mesajını daha farklı bir olaylar zinciri ile sunuyor. Önce soğuk bir şekilde ürperten ve düşündüren sonra da önünüze yepyeni ufuklar açan çok boyutlu bir müjdeyi yaşıyorsunuz bu mesajda... (Arka Kapak)

Seymen Tesnimîn elini avuçladı, simsiyah bakışlarını onun koyu yeşik bakışlarına kattı. Aşkın şavklı vurmuş gözleri ışıl ışıldı. - Seni Seviyorum, dedi. Genç kızın kiprikleri iç içe girdi. Pembe bir gül goncası gibi büzüştü dudakları: - Ben de seni seviyorum. -Sevgimiz ebediyete kadar devam edecek. -Bu bizim kalplerimizin andı olsun... (Arka Kapak)

Düşündükçe şaşırtan, gezip gördükçe bizleri hayretler içerisinde bırakan bir dünyada yaşıyoruz. Herkesin aynı konforu yaşadığı bir dünya hiç olmamış. Bir insan istediği bir mekanda otursa, arzu ettiği makamlara kavuşsa, dilediği şekilde yaşasa dahi bir şeyleri kaçırıyormuş hissi onu rahat bırakmıyor. Hayat, insanı daimi olarak kalmak istediği noktada asla tutmuyor, devamlı değiştiriyor. Bizimler beraberken bizden sürekli firar ediyor; hiç durmuyor.

"Metehan`ın bakışı, Zeynep`i, Zeynep`in bakışı Metehan`ı çağırdı ve göz göze kaldılar." (İrem bağlarının bülbülleri susmuş ötmüyordu. Artık... hazan mevsimini yaşıyorlardı) Bu kitapta, Mağdelena`nın Türkiye`ye gelip, Müslüman olarak Zeynep adını alana kadar başından geçen maceraları okuyacaksınız. Metehan`a duyduğu aşk bir çıkmaz sokakta sona erecek. Çünkü kader aşka çıkış vermeyecek.

Dr. Sevim Asımgil ``Ayrılan Kalpler`` de, genç gönüllerde kopan fırtınaların, vuslata eremeden maveralara ulaşmasını kendine özgü üslubuyla kaleme alıyor. Renkli hayatların baş döndürücü ışıltılarının, ölüm gerçeği karşısında, varoluş hakikatinin göz kamaştırıcı güneşinde yokoluşunu dile getiriyor. Saf duygular, hüzün ve firak ``Ayrılan Kalpler` in ana temasını oluşturuyor.

` Yere düşüp yuvarlanarak ona doğru gelen yüzük ayaklarının ucunda durmuştu. Bunca çaresizlik içinde masum bir şekilde yerde yatıyor. Ay ışıkları altında ışıl ışıl parlıyordu; Venüs yıldızı gibi.. Ömer silkindi çardaktan çıkıp kısa ve sık adımlarla koşarak evlerinin kapısına varmış olan genç kıza doğru uzattı ellerini. Havra, dur, dur, dur biraz diye bağırdı.``

Başkalarını yüzük dolu, pembe sedef ojeli parmaklarına çevirdi. İri tek taşlı, inci ile süslü, yeşilin güzel tonu hemen göze çarpan zümrüt yüzüklerine ilk defa yadırgayarak baktı. Yüzünden, boynundan, parmaklarından, vücudundan her tarafından gençlik çıkıp gitmiş, yaşlılık gelip yerleşmişti. Hayat rüzgar, o bir yapraktı, alna konan bir buse kadar kısaydı sanki. Geriye kalan, sadece insana burukluk veren hatıralardı. ``Şu güneşin batışı, dedi. Bana hüzün verdi. Her günün ardı gece, her hayatın sonu ölüm!..

Sevda, bir bebek kadar nazlı, bir çiçek kadar nazik. Binbir özenle korunan bir çiçek, ama çevresinden kendisine uzatılan altın tas içindeki zehiri içer. Ardından sevenlerin çığlığı, tekrar hayata döndürmek için bir haykırış...