Sonucu Daralt
Kategori
Yayıncı Kategori
Etiketler
Yayıncı
Fiyat Aralığı
Eser Sahibi
(x)Cengiz Dağcı
Sıralama : Göster :
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Polonya, İkinci Dünya Savaşı'nda Alman işgali altındadır. Ancak Ruslar da, diğer taraftan Polonya içlerine doğru ilerleyerek Almanları buradan çıkarmak niyetindedirler. Polonyalı millî direnişçiler Varşova'da Ruslar yaklaşırken, Almanlara karşı bir ayaklanma tertiplerler. Cengiz Dağcı kendisinin de şahit olduğu bu kanlı ayaklanma günlerini, babasını Birinci Dünya Savaşı'nda kaybetmiş, yirmi altı yaşındaki Teresa Zaromb'un gözünden aktarır. Teresa, ölüm ve korkunun hüküm sürdüğü bu günlerde bütün sevdiklerin
37 TL.
Tükendi
Gök Moğolların kökü sayılan Bozkurtla Alageyik'in Tibet dağından kalkıp, göl ve ırmakları yüzerek Burhan dağının yamaçlarına gelip yerleştikleri zamandan beri böylesine bir görüntüyü görmek az kimseye nasip oldu. Yulun Eke'nin oğlu karnı üstünde iki eli arasında tuttuğu kıpkızıl bir çul ile doğdu. Yulun Eke oğlunu Yesügey Bahadır'ın yüzüne kaldırdığı zaman çocuğun elleri arasında tuttuğu o kanlı çul parçası tüm savaşçıların ve Şamanların gözleri önünde göz kamaştırıcı bir parıltıyla parladı. Şamanlar, Yesüg
52 TL.
Tükendi
Kırım'daki çocukluk günlerinin saf ve canlı yansımaları Uzak ve ıssız yerlerden geliyordu Kızıltaşlıların ve Gurzufluların boğuk ve derinden derine acı çığlıkları kulaklarıma. Onlara özgü gerçeği hayal gücüyle okura duyurabileceğime inanıyordum. Bundan da fazla onların sesleriyle benim için ben varım soyundan ve bana güç verici bir yol açılıyordu ilerimde. Dışa kapalı bir yazar olamazdım artık.
52 TL.
Tükendi
Esirlikten kurtulan ama hürriyetin tadına varamayan Cengiz Dağcı'yı anlatır.Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum. Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.
40 TL.
Tükendi
Evet, onlar da insandır! Pavlenko'lar, İvan'lar, Kostyürk'ler, Vasil Dimitroviç'ler, Stepan'lar, belki bunu gülünç görecekler; ama nasıl görürlerse görsünler, ben eserimiz tekrar sakin bir dua ile bitirmek istiyorum. Romanımı kapatırken: Tanrım! diyorum. Onlar da insan! Acı onlara! Kendileri gibi, başkalarının da insan olduklarına inandır onları! Ötekiler, o hayvan gibi sürülüp götürülenler... Onlar da insandı.
79 TL.
Tükendi
Ağır ama güçlü adımlarla köprüye doğru yürüdüm; yürürken, sım-sıkı sıktığım yumruğumu öbür elimin avucu içine vura vura: Ben yalnız değilim! Ben yalnız değilim! Diye tekrarlıyordum soluğum altında. Ben yalnız değilim! Bunu yalnızca kendime değil, üstünden geçtiğim yollara, çamlara, çimlere, kayalara söylemek, uçurumların ucunda durarak avaz avaz göklere haykırmak istiyordum.. Ben yalnız değilim! Eti etimden, kanı kanımdan biri olacak yanıbaşımda. Haksız suçlamalara uğradığım zamanlarda suçsuzluğumu savunaca
39 TL.
Tükendi
Dinmek bilmiyor aşkımızın ağrısı. Nasıl dinsin? Yarım yüzyıl dolu bir nehir gibi aktı; aka aka birikmiş bir deniz oldu aşkımız, ve.. sonunda, nasıl oldu bilmiyorum, aşkımızın denizini koruyan baraj çöktü, ve sensiz, ben aşkımızın taşmış suları dibinde kaldım. Boğulmuş değilim; yalnız suların altındayım. Üstümde bütün bir deniz, bütün bir dünya. Kimse görmüyor beni. Kimse duymuyor sesimi; ben kendim de duymuyorum kendi sesimi. Eskiden gün günü tekrarlanan nağmelerim, boğula boğula ve sessizce ölü balıklar gi
100 TL.
Kocaları sürülen, yavrularının karınları düşman süngüleriyle deşilen kadınların talihi! Ak sakallarından tutup sürüklenen ihtiyarların talihi! Cephekerde, bize söven, yüzümüze tüküren düşmanlarımızın menfaatleri için, kanlarını sebil eden gençlerimizin talihi!.. Bu gece rüyama gene Şişkof girecek. Gene beni mezarlara götürüp ölen askerlerin üniformalarını gösterecek. Sen, sen Sadık Turan, sırtında düşman üniforması Rusya'ya karşı harp ettin diyecek! Gene soğuk terler döküp sabahı kim bilir nasıl edeceğim. D
42 TL.
Tükendi
Yazarın ilgi çekici, hoş üsluplu bir başka romanı.
29 TL.
Tükendi
Ağır bir taş gibi oturdu Anneme Mektuplar yüreğimin üstüne yıllarca. Eserin yayınlanmış şekli elime geçince ruh dinginliği içinde buldum kendimi taş âniden kaldırıldı, yara kapandı, ve üstüme hoş bir hafiflik kondu Bugüne değin söylemek istediğim şeyleri beni mutlandıran, beni üzen, beni ayakta tutan ve yaşamama yardım eden şeyleri- Anneme Mektuplarda söyledim Anneme Mektuplara döktüğüm sevgi ve heyecanı annem bana yirmi yıl içinde nasıl aşıladıysa, aynı sevgi ve heyecanı neredeyse kırkbeş yıl boyunca bende
76 TL.
Tükendi
Sonra güneş doğdu ve ben kalktım yürüdüm. Güneş gökyüzünde, ama öyle uzak, öyle uzak; ve yeryüzüne lâkayd; gölgesiz badem ağacı dibinden geçerken ince bir dal kopardım -ne bir serçe uçtu, ne bir yaprak yalpa vurdu boşlukta; ama ben, omuzumda badem dalı, dalın ucunda torbam, yalın ayaklarımla yalçın bayırları tırmandım, kuru dereleri geçtim; gölgesiz çöllerde kıskıvrak yakalandığım anlarda torbamı ayağım dibine indirip badem dalının ucuyla sıcak kumların yüzüne usumda biçimlendirdiğim yaşamın resmini çizmeye
100 TL.
Sabahları sokakta duruyor, sırtımı binaların duvarlarına dayayıp kaldırımda koşuşup oynayan çocuklara bakıyor, onların yanına varıp onlarla beraberce oynayasım ve sevinesim geliyordu. Fakat kendilerini ürkütmemek için ancak uzaktan seyredebiliyordum. Gene de onlara bakarken kalbimin en derin bir yerinde hayattan büsbütün kopmadığımı hisseder ve gözlerimi kapatıp uzak Kırım'ı, Gurfuz'u görürdüm. Evet, orda. Dedemin, babamın kemikleri gömülü toprakta. Yalnız orada. Doğduğum topraklarda. Oranın göğü altında,
30 TL.
Tükendi
Yazarının son ciddi eseri olarak nitelediği romanıdır. ... Yok Burası koridor değildi! Kötü kimseler elinden tutup Kirovograd yoluna götürmüşlerdi onu. Kirovograd yolundaydı İzmail Tavlı. Kirovograd yolunun çamurları içine düşüp ölecekti. Kimse görmeyecekti; kimse ilgilenmeyecekti. Kendisini gören biri, Ölü dirilmez! Onu bırak ve yürü, diyecekti. Sese başka sesler katılacaktı. Yürü! Yürü! Yürü!
145 TL.
Cengiz Dağcı, O Topraklar Bizimdi romanında bizleri yine mahzun Türk ülkesi Kırım'a götürüyor. Bu kez başkent Akmescit'in Çukurca köyüne... Onlar da İnsandı romanından tanıdığımız Çilingir?in oğlu Selim, Kızıltaş sürgününden kurtulduktan sonra Akmescit?te Rus eğitimi almış ve Çukurca köyüne Kolhoz reisi olarak dönmüştür. Toprağına can-ı gönülden bağlı Kırımlı köylüler Rus devletinin baskısından ve Kolhoz teşkilâtından öyle bezmişlerdir ki artık vatanlarından sürgün edilmemek ve hayatta kalabilmek adına sade
78 TL.
Tükendi
Kırım'ın hiçbir yerinde görmediğim hüznü ve bırakılmışlığı ben o gün Bahçesaray'da gördüm. Bahçesaray, Bahçesaray olduğu içindi belki, bu hüzün ve bırakılmışlık daha bir belirgin çarpıyordu göze. Sarayın çifte minareli Han Camii; geniş avlusunun orta yerindeki Kırım haritası şeklinde suyu çekilmiş mermer havuz; boş harem odalarının sedirlerinde kalakalmış işlemeli yastıklar, ve sarayın kuytuluğunda Gözyaşı Çeşmesi ölü ama bir türlü unutulmayan zamana yas tutuyorlardı âdeta. Sessizlik öylesine derin, öylesin
90 TL.
Yazayım yazmayayım, Yansılarla geçiyor akşamlarım. Nasıl bitsin, Yansılar benim aşkım, benim oynaşım. Kucak kucağayım onunla. Saçlarını okşuyorum; alnını, dudaklarını, gözlerini öpüyorum. Onun kucağındayken hayatımın bütünlüğüne ve sürekliliğine inanıyorum; üstelik yıllar öncesi terkettiğim yerlere dönüyorum onunla ara ara. Bütün sevdiklerim ellerini uzatıyorlar bana. Ellerimizi tuttuğumuz zamanlarda Yansıların eriyip etime ve canımın içine aktığını hisseder gibi oluyorum. Yansılarsız yaşamak zor. Hemen hem
90 TL.
İnsanın umutlu olması ne güzel!.. Türkçe isimlerini bilmediğim iki çiçek ektim üç yıl öncesi karşıki çitin dibine. Çiçekçinin verdiği malûmata göre Türk çiçekleriymiş; Türkiye'den getiriliyormuş. Yerden yarım metre kadar yüksek, eğreltileri hatırlatan koyu yeşil yaprakları arasındaki dalların ucunda zurna biçiminde çiçekleri pembemsi kızıl. Bahçemin en güzel bir yerine ektim. Geçen yılın yazı ilk kez çiçeklendiler. Çiçeğin ismini öğrenirim diye tanıdıklara sordum soruşturdum; bilen bir kimse çıkmadı. Nihaye
60 TL.
Yansılar'dan söz etmiyorum Regina'ya. Söz etmeye gerek duymuyorum. Ama Regina biliyor. Bu akşam da Yansılar'a gömülü otururken: Cengiz, sen ölünce senin ruhun hemen Kızıltaş'a dönecek, diyor Regina. Başımı Yansılar'dan kaldırmaksızın, Bedenimin dönmesini yeğlerdim, diyorum. Bilinmez, bedenin de döner belki Kızıltaş'a günün birinde, diyor Regina. Ve içim ısınıyor. Hoş bir sıcaklık kaplıyor bedenimi. Bir ara kendi mezarımı Kızıltaş'ta görür gibi oluyorum. Oysa biliyorum, Kızıltaş'ta mezarlık yok. Benim bildiğ
55 TL.
Bir Kırım öyküsü
28 TL.
Tükendi
Dorothy hanım John Marple'ın gidişiyle yalnız kalır. John Marple'ın gidişi hikâyede yavaş yavaş tamamlanır. Dorothy hanım kayığın kenarına eğildi, şapkanın içindeki külleri yavaşça denize döktü. Uzunca bir süre denizin yüzünde kaldı küller. Neden sonra denizin dibine battılar, batınca da: John! Ben seni zamanımızda horlanan, yaralanan, sakatlanan ve kirlenen toprağa değil, hâlâ yaşayan denize verdim, dedi Dorothy hanım.
18 TL.
Tükendi
Sıralama : Göster :
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2