Ca‘ferî fıkıh usulü literatüründe erken dönemlerden itibaren deliller, kitap, sünnet, icmâ ve akıl şeklinde sıralanmıştır. Bihbehânî (v.1205/1791) dönemine gelinceye kadar akıl delili, usul eserlerinde etraflıca ele alınmamış ve bu delilin mahiyeti ve muhtevası tam anlamıyla tebellür etmemiştir. Bihbehânî ve onun öğrencilerinin yaşadığı dönemde ise akıl delili ilk defa net bir şekilde tarif edilmiş ve delilin muhtevasına dair zengin bir ilmi mesai ortaya konmuştur. Elinizdeki bu çalışma aklın usûlî düzeyde

Denizin sırlarını keşfetmeye ne dersiniz? Denizden Mini Bilmeceler ışıl ışıl minik zihinler için merak uyandıran bilmecelerle dolu rengarenk bir kitap...

Prof. Dr. Ayhan Bıçak araştırma görevlisi olarak göreve başladığı 1991 yılından emekli olduğu 2023 yılına kadar süren akademik yaşantısını son derece verimli biçimde geçirmiş ve düşünsel üretimleriyle, kendi ifadesiyle dile getirirsek, içinde bulunduğu “kabileye” karşı görevlerini yerine getirmiştir. Öğrencileri ve meslektaşları olarak saygı ve sevgiyi duyumsadığımız bunca yıldan sonra geriye gündelik yaşam sorunları hakkında içten sohbetler, ülkenin ve dünyanın durumu hakkında kaygılar, günümüz felsefesi,

Hanefî mezhebi, Irak’ta doğmuş, Ebû Hanîfe ve meşhur öğrencilerinin çalışmalarıyla teşekkül sürecine girmiştir. Mezhebin kurucu imamları arasında Züfer b. Hüzeyl, Ebû Yusuf Ya‘kûb b. İbrâhîm, Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî ve Hasan b. Ziyâd da gösterilmektedir. Bu sürecin tamamlanmasında kurucu imamlar ile öğrencilerinin çalışmaları büyük rol oynamıştır. Bu sebeple özellikle Ebû Hanîfe ile mezhebin neşet ettiği Irak bölgesindeki öğrencilerini, onların çalışmalarını, ders halkalarını ve hoca-talebe silsileleri

Bu çalışma Hicri III. yüzyılın önemli fakihlerinden biri olan Ebû Saîd el-Berdeî’nin fürû-ı fıkıh ve usûl-i fıkha ilişkin kitaplarda kaydedilen görüşlerinden yola çıkarak Hanefî mezhebinin kurumsallaşmasındaki rolünü incelemektedir. Berdeî’nin mezhebe yaptığı en önemli iki katkıdan ilki, fürû ve usûle ilişkin ilkelerinin tespitine yönelik ortaya koyduğu çabadır. Diğer katkısı Ebü’l-Hasen el-Kerhî ve Ebû Tâhir ed-Debbâs gibi Hanefî mezhebine damgasını vuran fakihleri yetiştirmiş olmasıdır. Bu ve benzeri faki

Gazetecilik ve Fotoğraf Haberciliği, teknolojinin gelişmesiyle büyük bir dönüşümden geçiyor. Dijitalleşme, internet ve mobil cihazlar haber üretimini hızlandırmış, haberciliği anlık ve hızlı hale getirmiştir. Yapay zekâ, dijital kameralar ve dronlar görsel üretimi kolaylaştırmıştır. Görüntü tanıma, otomatik düzenleme ve sahte fotoğraf tespiti gibi teknolojiler doğruluk ve hız sağlarken manipülasyon ve etik sorunları da gündeme getirmiştir. Bu çalışma yapay zekânın haber fotoğrafçılığına etkilerini, sunduğu

Milyarlarca insan, siyasetin, bilimin, hukukun yalanı vazgeçilmez bir alışkanlık haline getirdiği bir dönemi yaşıyor. Post truth (gerçek ötesi) dönemin ana özelliklerinden biri de bu olsa gerek. Milyarlarca insan “doğru bildiği yalanlara” inanıyor. Diğer yandan, kaynağı ne olursa olsun bilgiyi sorgulamayan; ister gazeteci, hukukçu, reklamcı ya da sosyal medya fenomeni, ister siyasetçi, sanatçı ya da tarikat şeyhi olsun, “tanınmış kişilerin” söylediği her söze inanan bir kitle yaratıldı. Milyarlarca insan

İnsan fiilleri yani insanın özgürlüğü ve ahlâkî sorumluluğunun nasıl tesis edileceği sorunu, İslâm düşüncesinin en eski ve köklü problemlerinden biridir. Problemin çözümüne dair sarf edilen çabalar neticesinde ilk dönemlerde Allah’ın zâtının ve sıfatlarının mutlaklığından hareket eden cebir, insanın ahlâkî sorumluluğunu merkeze alan kader/tefvîz ve bahse konu yaklaşımlar arasında orta bir yol tutmaya çalışan kesb olmak üzere üç farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır. Ancak süreç içerisinde sözü edilen yaklaşımlar

Bir köylü hareketi olarak ortaya çıksa da, Malakanizm Ortaçağ köylü hareketinden farklı bir seyir izlemiştir. Ortaya çıkış gerekçeleri genelde öncülleri ve çağdaşları olan köylü hareketleriyle aynı olsa da, Malakanlar iktidarı ele geçirmek gibi radikal istekler taşımamışlar, hatta katliamlar ve sürgünler karşısında sessiz kalmışlardır. Malakanların iktidar karşısındaki en önemli direnişleri "pasifizm" olmuştur. Zira İsa'nın şiddet karşıtı yönünü kendilerine düstur edinen Malakanlar, pasifist bir dünya görüş

1881’de Selanik’te mavi gözlü sarı saçlı bir çocuk dünyaya gelir... İleride çok büyük işler başaracak bu akıllı ve meraklı çocuk, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ta kendisidir. Mavi Gözlü Sarı Saçlı Çocuk Mustafa Kemal’in dünyaya gelişi, okul yaşamına başlaması, ailesi, çocukken okuduğu dergiler, arkadaşlarına dair pek çok ayrıntı içeriyor. Kitapları birçok kuşağın raflarını dolduran çocuk yazınımızın üretken kalemi, usta yazarımız Yalvaç Ural, bu kez çocuklara ve büyüklere ulu önder Gaz

Evden kaçan çorapların şaşırtıcı maceraları arkadaşlık, kardeşlik, sevgi, yardımseverlik, şefkat ve cesaret üzerine yepyeni hikâyelerle devam ediyor. Siyah Çorap bir köpekbalığının midesini boylamaktan nasıl kıl payı kurtuluyor? İnci gibi gözler kime ait? Justyna Bednarek muhteşem hayal gücüyle Siyah Çorap ve arkadaşlarının nefes kesen maceralarını mizahi bir dille içtenlikle anlatıyor. Ne de olsa çorabın hayatı gerçekten muhteşemdir!

Haydar Âmülî (ö. 787/1385-86’dan sonra), tasavvufla İmâmiyye Şîası arasında kısmî etkileşimin olduğu 8./14. yüzyılda yaşayan bir düşünürdür. 719/1319-20 yılında Âmül’de dünyaya gelmiş, ilim tahsili için Esterâbâd, Horasan ve İsfahan gibi şehirlere gitmiş ve Bâvendîlerin son kolu olan Kînhâriyye’de çeşitli siyasî görevler üstlenmiştir. 749/1348-49 yılında yaşadığı mânevî kriz sonucu tasavvufa yönelmiş ve vezirlik görevini, sahip olduğu mal ve mülkü, aile ve dostlarını geride bırakarak Irak’ta Şiîlerce kutsa

Italo Calvino’nun farklı mecralarda yayımladığı kırk kadar deneme, makale ve incelemenin yer aldığı bu seçki yazma faaliyeti ve okuma faaliyeti arasındaki bağlantılar, okuma biçimleri, hızla değişen bir dünyada yazma nedenleri, üslup alıştırması ve edebiyat deneyimlerinin dolaşımının bir aracı olarak çevirinin önemi, kültürel değer, yayımcılık ve stratejileri, anlatısal düzyazıdaki modern gelişmeler, çeşitli tarihî tezahürleriyle bir tür olarak fantastik gibi başlıkları içeriyor. Bunun yanı sıra avangart e

Dün insanlık cahiliyenin karanlığından O’nun ﷺ sayesinde kurtuldu. Bugün modern cahiliyenin karanlığından kurtulmak isteyenler ancak Onun ﷺ hadisleri ve sünneti sayesinde kurtulabilirler. O’nunla ﷺ hayatımız anlam kazandı. O’nunla ﷺ her hak sahibi hakkını elde etti. O’nun ﷺ yaşadığı ve yaşamamızı istediği hayat yaşanabilir, huzur, emniyet ve adaletin olduğu bir hayattır. Hayatlarında Peygamber olmayanlar, Hadislerden ve sünnetten yüz çevirenler, anlamsız bir hayat yaşarlar ve karanlıklardan asla kurtulamazl

Dile gelse kainat, şiir gibi konuşur yaşadıklarını. Kuşların kanat sesleri haber verir şiirin güzelliğini. Rüzgarın salladığı ağaçların yapraklarının çıkardığı tınıdır şiir. Sessizce akan bir nehrin içindeki estetikte gizlidir şiir. Bir şairin içine konuştuklarının dışa vurumudur şiir. Bedenin aldığı şeklin sebebidir ruhun içinde gizledikleri. Ruh, şiirin kendisidir. Ruhun çizgileri de şiirin güzellikleridir. Ruhumun Çizgileri, duyguların şiire dönüşmüş halidir. Ruh ve Şiir ne güzel iki dost. Bu çalışmada b

Söz bir nefes oldu, yankısı kainatı süsleyen. Kainatın bütün boşluğuna sözün nefesi doldu. Nefes, yeniden can verdi kurumuş, solmuş bedenlere. Sahibini hatırlattı her bir nefes, söze doğru yol alan güzergahta. Sözün sahibi, nefesi ile can verdi kuruyan edebi halkalara. Birleşen halkalar yazı oldu sözün nefesi ile şekillenen seslere.

Bir hilal bir yıldız... En çok sana sevdalıyız. Kırmızısı ateş gibi heyecan dolu. Beyazı tertemiz; barışın, umudun, kardeşliğin yolu. Bir çadırın üstünde, bir gökdelenin zirvesindeyim. Şehirde okul töreninde yükselirim. Köyde çocukların elinde dalgalanırım. Hastanede yeni doğan bir bebeğin yanında, cephede nöbet tutan bir askerin omzundayım. Türk Bayrağı’yım ben; en tepede, görebileceğin her yerde… Güneydoğu’nun güneşinde,Akdeniz’in mavisinde,İç Anadolu’nun buğusunda,Ege’nin direnişinde,Doğu’nun dağlar

Bu mahallede sokaklar oyun doluydu. Ve bir çocuk… Bütün anılarını bu mahallede büyüttü.  Ama bir gün kentsel dönüşüm geldi. Evler yıkıldı, sokaklar sessizleşti, komşular dağıldı. Çocuk, yalnızca evini değil; sesini, kokusunu, güvenini, çocukluğunu kaybediyor gibi hissetti.  Bu hikâye; kentsel dönüşümün bir çocuğun kalbinde bıraktığı izleri, ayrılığın hüznünü, hatıraların gücünü, duygusal ve içten bir dille anlatıyor.  Kim bilir belki de bir çocuğun kalbinde hatıraları ile birlikte yaşamaya devam ederken, bi

Bir varmış, bir yokmuş… Herkes aynı şeyleri göremezmiş. Kimisi gözlerini kocaman açsa da göremez, kimisi etrafına farklı açılardan bakabilirmiş. Bazı şeyler sadece dikkat edenlerin fark edebileceği şekilde gizliymiş. Bazen bakış açımız gördüklerimize değer katarmış. Bu kitap; durumların ötesine bakmayı, fark etmeyi ve dünyaya biraz daha merakla yaklaşmayı tavsiye ediyor.

Küçücük bir damla olsaydın, gökyüzünden yeryüzüne yolculuğa çıkmaya cesaret edebilir miydin? Katre, korkularına rağmen yola çıktı ve hiç bilmediği bir gerçeği keşfetti. Bir uzmanın kaleminden; çocukları kendi değerini görmeye, aidiyet duygusuna ve hayatın saklı hikmetlerini keşfetmeye davet eden bir serüven.