Osmanlı’nın son döneminde doğmuş ve yetişmiş; ömrünün uzun bir kısmını da Cumhuriyet döneminde geçirmiş, dolayısıyla iki dönem arasında köprü vazifesi görmüş şahıslar arasında sonraları Tahir Olgun adıyla bilinen Tâhirü’l-Mevlevî’nin önemli bir yeri vardır. Sufi ve mesnevihan, şair, edip, müverrih, muharrir, muallim gibi sıfatlarla mücehhez, döneminin iyi yetişmiş insanlarından olan Tâhirü’l-Mevlevî, hayatının son döneminde giriştiği şerh çabasıyla gelenekte mühim bir mevki olan Mesnevî şârihi ünvanını da k

Türklerin Müslüman olması dünya tarihinin şüphesiz en önemli olaylarından biridir. 8. asrın ortalarından itibaren İslam devletlerinin hizmetinde bulunan, 10. asrın başından itibaren ise devlet nezdinde İslamiyet’i kabul eden Türkler, bilhassa Gazneliler eliyle Hindistan coğrafyasının, Karahanlılar eliyle de Orta Asya’nın Müslüman olmasını sağlamışlardır. 960’lı yıllarda Müslüman Samanoğulları ile gayrimüslim Oğuz Yabgu Devleti arasındaki sınır şehri Cend’e göç ederek İslamiyet’i kabul eden Selçuk Bey’in tor

Bu kitap, Kurt Kanunu romanı üzerine yapılan bilimsel bir söylem analizi olmadığı gibi geleneksel bir tarihî roman tahlili de değildir. Kemal Tahir’in “Romancı, okuyucusunu tarih üzerinde düşündürür,” sözü gereğince, Kurt Kanunuromanında anlatılan tarihsel olayları, ihtimal ki ilk defa ağırlıklı olarak basın üzerinden takip etmek amacıyla çıkılan zorlu ve uzun soluklu bir yolculuğun notlarıdır. Dolayısıyla bu kitap hem Kemal Tahir’in söz konusu tarihsel süreçteki siyasî olaylara hangi perspektiften baktığın

Tarihte “irfan çağı” olarak anılan XIII. yüzyıl Anadolu’su Türkiye Selçuklularının zirve asrı olduğu gibi, düşünce ve kültür hayatında da yüksek bir seviyenin yaşandığı dönem olmuştu. Selçuklu Türkiye’si sunduğu pek çok imkândan dolayı birçok âlim ve mutasavvıf için bir cazibe merkezine dönüşmüş, dolayısıyla da ilmî sahada büyük bir canlılık yaşanmıştı. Kirmânî, Yunus Emre, İbn Arabî, Sadreddin Konevî gibi ilk akla gelenlerle birlikte devrin önde gelen mütefekkirlerinin çoğunun yolu burada kesişmişti. Bütün

HAREKETLİ KART, DEV POSTER, FUTBOLCU KARTI VE 3D BİBLO HEDİYELİ! 2025 yılı güncel bilgileri ve istatistikleriyle! Hayallerin yıldızlar kadar uzak göründüğü yoksul bir yerde doğdu Osimhen. İmkânsızlıkların ortasında yaşarken sokak aralarında top koşturmak, onun için hem bir kaçış hem de umut kaynağı oldu. Ve her şeye rağmen çocuk yaşta futbolla kurduğu bağ, onu bir gün ailesinin, ülkesinin ve hatta Afrika’nın gururu olma hedefiyle büyüttü. Henüz genç yaşta keşfedilen yeteneği ve kıvrak zekâsıyla Nijerya

ben lidyalı arakhne su perileri izlerdi gergef işlerken ellerimi kıskanç tanrıçanın ilenciyle takılırdım ağlarına işlediğim desenlerin. bilmem şimdi anlar mısın acımı? duyar mısın hüznümü yüreğinde?

Türk boyları tarih boyunca dünyanın dört bir tarafına göç ettiler. Türkleri en fazla cezbeden bölgelerden biri, Karadeniz’in kuzeyi oldu. Nitekim Hunların batıya yönelmesiyle hız kazanan bu göçler on üçüncü yüzyıla kadar devam etti. Avrupa Hunları, Avarlar, Hazarlar, Bulgarlar, Peçenekler, Kıpçaklar, farklı tarihlerde bölgeye hâkim olan ve bölgenin gerek siyasi gerekse de etnik haritasını yeniden yapılandıran boyların yalnızca bir kısmıdır. On üçüncü yüzyılın ilk yarısında bölge Türk-İslam devleti olan Al

Folklor nedir ve neden önemlidir? Yaşasın Folklor’da Lynne S. McNeill, okurları akademik folklor araştırmalarının canlı, şaşırtıcı ve çoğu zaman yanlış anlaşılan dünyasına davet ediyor. Açıklığı, mizah duygusu ve gündelik kültüre duyduğu derin saygıyla McNeill, bu disiplini anlaşılır kılıyor; fıkralarda ve efsanelerde, geleneklerde ve mesleklerde, bayramlar ve sosyal medya etiketlerinde, kısacası folklorun her yerde olduğunu gösteriyor. Öğrenciler, eğitmenler ve meraklı zihinler için birebir olan bu kısa

Yozgat, köklü tarihi ve kültürel mirasıyla Anadolu’nun önemli şehirlerinden biridir. Selçuklular, Danişmendliler, Dulkadırlılar ve Osmanlılar döneminde önemli bir merkez olmuş, özellikle Osmanlı zamanında Bozok sancağının başşehri olarak yönetim ve ticarette ön plana çıkmıştır. Millî Mücadele döneminde de büyük fedakârlıklar göstermiştir. Şehir, mimarî eserleri, doğal güzellikleri ve kültürel birikimiyle dikkat çeker. Bozok yaylasının serin esintisi, Çamlık’ın huzuru ve Baltı Özü’nün dinginliği Yozgat’ın t

Arapça, İslâm’ın temel kaynakları olan Kur’ân ve Sünnet’in dili, İslâm âleminin inanç ve kültür hayatının müşterek lisanı olması nedeniyle, diğer dillere kıyasla öğrenilmesi zarurî hâle gelmektedir. Arapça’nın köklü ve zengin bir dil oluşu, öğrenim sürecinde bazı güçlükleri de beraberinde getirebilmektedir. Bu çalışma, özellikle Arapça öğrenimine yeni başlayanların karşılaşabilecekleri muhtemel zorluklar dikkate alınarak hazırlanmış olup konular, yer yer şemalarla desteklenerek açıklanmaya çalışılmıştır. Bu

Ali’nin en sevdiği ders İngilizce… ama kelimeleri sahnede yüksek sesle hecelemek mi? İşte orada işler değişiyor! Yanlış yapma korkusu, titreyen elleri ve aklında birbirine karışan harflerle yarışma hayali sanki imkânsız görünüyor. Neyse ki yanında, kelimeleri eğlenceli bir oyuna dönüştüren en yakın arkadaşı Selim var. Ya bir gün, beklenmedik bir fırsat onu yeniden sahneye çağırırsa? Ali, bu kez sadece kelimeleri değil, kalbinin içindeki en büyük heceyi bulabilecek mi? Yani... Cesareti.

Marmara ve İstanbul İlahiyat Fakülteleri ve İslâmî İlimler Araştırma Vakfı müştereken “Hz. Peygamber ve Muasırları: Yahudilerle Münasebetler” konulu 112. tartışmalı ilmî toplantıyı, 19-20 Mart 2023 tarihlerinde, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Raşit Küçük Konferans Salonu’nda gerçekleştirmiştir. Bu toplantıda, Arap Yarımadasında Yahudiler, Hz. Peygamber’in Yahudilerle Siyasî, İktisadî ve Beşerî Münasebetleri, Hz. Peygamber Döneminde Yahudi Algısı, Hz. Peygamber ve Yahudilerle Dinî Münasebetler, Hz.

Batı Marksizmi’nin önemli temsilcilerinden Henri Lefebvre, sadece Marksizm’i takip etmemiş, kendisine özgü, Lefebvreci düşünce olarak adlandırılabilecek bir yaklaşım oluşturmuştur. Bu kitap, Lefebvreci düşünceyi bir bütün halinde ele alarak, düşünürün şehir hakkı kavramını konu edinmektedir. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, “şehir hakkı” kavramının Lefebvreci bir okumasını gerçekleştirmektir. Türkçe literatürde, söz konusu kavramı, bu bağlamda ele alan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle kitabın

Hz. Peygamber kendisinin muallim olarak gönderildiğini söylemiş ve ahirete irtihaline değin etrafındakilere mekân ayrımı yapmaksızın çeşitli vesilelerle ilim öğretmiştir. O, kendisinden en kısa bir sözün dahi olsa aktarılmasını istemiş, bunu yapanların yüzünün ağarması için Allah’a dua etmiştir. Onun bu tavsiyesinin bir sonucu olarak Müslümanlar, başta hadis olmak üzere ilim adına her şeyi sahiplenerek peşine düşmüşlerdir. Hz. Peygamber’e dair ne varsa toplama çabasında olan muhaddisler ise hadislerde yer a

Bir çanta düşün: İçinden çıkanlar ya günü kurtarıyor ya da ortalığı fena karıştırıyor! Bediş ve ukala kertenkele Tartışkır; ödev tsunamileri, saç patlamaları, sebze yağmurları ve koca mahalleyi saran kaoslarla burun buruna! Kahkaha garantili bu maceralarda, pes etmek onlara göre değil. Çünkü Kahkaha Çantası'nda her zaman şaşırtan, güldüren ve “Yok artık!” dedirten bir şey var. KAPAĞI AÇ, MACERA BAŞLASIN!

Ejderhalar çoğu zaman vahşi, korkutucu ve ateş püskürten varlıklar olarak bilinir. Ama Kumiko’nun tanıdığı ejderha farklıydı. Ejderha Kalpgözü çok iyi, tertemiz kalpli, iyilikle dolu ve her zaman onu korumaya ve desteklemeye hazır bir ejderhaydı. Ancak Kumiko, Kalpgözü’nün er ya da geç Ejderhalar Diyarı’na döneceğini biliyordu. Ve bir gün Ejderha Kalpgözü gitti ve Kumiko tarif edilemeyecek bir şekilde arkadaşını özlemeye başladı. Kıymetli bir dostu yitirmenin hüznünü zarifçe anlatan, şiirsel dili ve duygu

Ormanın kalbinden şehir meydanına uzanan bir filin hikâyesi… Küçük fil Babar, annesini kaybettikten sonra büyük bir şehirle tanışır, yeni şeyler öğrenir ve sonunda ormana döner. Ama artık o eski Babar değildir. Cesareti, zarafeti ve aklıyla sadece kendi kaderini değil, tüm fil halkının yolunu değiştirir. Jean de Brunhoff’un çizgileri ve incelikli anlatımıyla nesilden nesile aktarılan bu klasik, hâlâ ilk günkü gibi capcanlı ve yürekleri ısıtan bir hikâye anlatıyor: Cesaretle büyüyen bir filin, koca dünyaya

Mufassal Kâmûs-ı Felsefe, ilk felsefe sözlüğümüzdür. Hem önceli olmayan hem de daha sonra Türkçedeki bütün felsefe sözlüklerini derinden etkileyen muhteşem bir eser. Ele alınan her bir kavramın öncelikle, Batı felsefesindeki ve İslam düşüncesindeki yeri tespit edilmiş, ardından şiirden bilime, Kur’an’dan kelâmî metinlere varıncaya dek yoğun atıflarla metin zenginleştirilmiştir. Her bir madde başlığı, Rıza Tevfik’in bütün maharetinin yansıdığı entelektüel bir ziyafettir. Mufassal Kâmûs-ı Felsefe, Cemil Meriç

Bir kapının ardında seni neler bekliyor olabilir? Onlarca kedinin gözünü kırpmadan nöbet tuttuğu, kimselerin yanaşamadığı o yerde ne gizleniyor? Tekno Kadir, Mehmet ve Nadir… Üç kafadar için mahallede hiçbir gün sıradan geçmez! Komşularının bahçesindeki gizemli kapı, akıllarında türlü sorular uyandırır: Define mi, gizli bir orman mı yoksa bambaşka bir şey mi? Tekno Kadir'in icatları ve dijital günlüğüyle güçlenen ekip, meraklarının peşine düşer. Tam gizemi çözmeye yaklaşmışken, bu kez Tekgöz adlı kedinin ka

Arkadaşlarına ders vermek için onların topunu kaçıran Vefa; kendini bir muz serasında, sıcağın ortasında baygın hâlde bulur. Uyandığında ise karşısında tuhaf sesler çıkaran bir maymun vardır! Gerçek mi hayal mi olduğu belli olmayan bir maymunla kurulan dostluk yalnızlığa, oyunlara ve arkadaşlığa dair düşüncelerinizi baştan aşağıya değiştirecek. Komik şakaları, sıcak anlatımı ve tatlı sürprizleriyle bu hikâye, sizi muz kabuğunun altındaki dostlukları bulmaya davet ediyor.