“Zulümden kaçıp bir hicret yurdu arayan insanlar, gittikleri yerde vedânın belki de en
acı yüzüyle karşılaştılar, hoş karşılanmadılar, onlara ilk olarak “neden buradasın, git
savaş” denildi. Toplumun huzurunu bozan, hiçbir yerde istenmeyen, bir güvenlik
sorunu olarak her yerden kovulan ve toplumdan izole edilen mülteciler mi bu dünyanın
istenmeyen unsuru yoksa evleri bombalayan, sokakta oynayan çocukları doğrudan
hedef alan, okul, hastane, sığınak, yetimhane, yaşlı, kadın, bebek demeksizin masum
ve savunmasız insanları kendi topraklarında katleden ve kimseye de vereceği bir
hesabı olmadığını düşünen sistem ve bu sistemin mimarları mı? İnsan kıyım
mekanizmaları, yok ettikleri hayatlarla geri kalan insanlara şunu söyler: Hiçbir hukuki
yola başvurma hakkınız yok, biz ceza alacak değiliz. Herhangi bir bebeği öldürmemiz
sıradan bir durumdur. O bebeğin annesi ya da dünyanın geri kalanı olarak sizler, birer
hak arayıcı ya da savunucu olarak karşımıza çıkamazsınız. Çünkü katlettiklerimizin
hesabını verecek, onların yaşama hakkını ahlak ve etik çerçevesinde değerlendirecek
değiliz.”