1925 yılında yayımlanan
Kalpazanlar
André Gide
külliyatında da, dünya edebiyatında da ayrı bir yere ve
öneme sahip.
Lise bitirme sınavına hazırlanan Bernard’ın bir aile sırrını
öğrendikten sonra evi terk ederek okul arkadaşı Olivier ile
birlikte yeni bir hayat felsefesi kurma macerası, Olivier’nin
Kalpazanlar isimli bir roman yazan dayısı Édouard’ın ortaya
çıkmasıyla gizemli bir hal alır.
Yeni Roman’ın müjdecisi sayılan Kalpazanlar, ayrıca klasik
roman anlayışından uzaklaşan Gide’in edebiyatta modern
anlamda “erken anlatı” veya “anlatı-içinde anlatı” tekniğini
kullandığı ilk örneklerden biri sayılır.
Kitabın sonunda yer alan ve ilk kez Türkçede yayımlanan
Kalpazanlar’ın Günlüğü ise Gide’in roman kuramına ilişkin
son derece ilginç bir kaynak teşkil ediyor: Bir yazarın
romanını tasarlarken düşündüklerini ve zihninden geçenleri
okumak, bir doğa olayına tanıklık etmek kadar heyecanlı ve
kışkırtıcı bir his uyandırıyor.
... Kalpazanlar roman türüne birçok yenilikler getirir, bakış
açılarının çoğulluğu ve değişken yapısıyla bugün bile
yepyeni görünür bize.
Tahsin Yücel