Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh: "Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:
"Ashabıma sövmeyiniz / kötü söz söylemeyiniz /dil uzatmayınız.
Eğer biriniz Uhud Dağı kadar altın sadaka verse onların verdiği ne bir avuç sadakaya ne de yarısına
erişebilir buyurdu" demiştir.
Enes b. Mâlik radıyallahu anh'dan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Ebû Bekir Ömer ve Osman
ile birlikte Uhud Dağına çıkmış derken dağ onları sallamıştı bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi
vesellem:
"Ey Uhud yerinde dur! Bilesin ki üzerinde bir Peygamber bir Sıddık ile iki şehit vardır" buyurmuştur.
Hz. MUHAMMED (s a v.)
Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin
şerrinden amellerimizin Kötülüğünden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz.
O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O
bir ve tektir O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah'ın kulu ve
Rasulüdür.
"Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak Müslümanlar olarak
ölünüz." (Al-i İmran; 3/103)
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden her ikisinden birçok erkek ve kadın
türeten Rabbiniz'den korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık
bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (en-Nisâ; 4/1)
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere
düzeltsin günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasulü'ne itaat ederse büyük bir kurtuluşla
kurtulmuş olur." (el-Ahzâb; 33/70-71) Bundan sonra şüphesiz sözlerin en güzeli Allah'ın kelâm'ı yolların
en hayırlısı Hz. Muhammed (s.a.v.)'in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan
çıkarılan şey bid'attir ve her bid'at sapıklıktır. Her sapıklık da ateştedir. Şüphesiz Rasulûllah (s.a.v.) bu
dinin hayata geçirilmiş bir örneğidir. Allah'a ve cennete ulaşan her yol mutlaka Rasulûllah (s.a.v.)'in
yolundan geçer. "Sizin için Allah Rasulü'nde en güzel örnek vardır." (Ahzab 21)
Hz. EBÛ BEKİR ES SIDDÎK (r a.) (571-634)
Hz. Muhammed (s.a.s.)'in İslâm'ı tebliğe başlamasından sonra ilk iman eden hür erkeklerin; raşit
halifelerin aşere-i mübeşşerenin ilki. Câmiu'l Kur'an es-Siddîk el-Atik lakaplarıyla bilinen büyük sahabe.
Kur'ân-ı Kerim'de hicret sırasında Rasûlullah'la beraber olmasından dolayı "...mağarada bulunan iki
kişiden biri..." (Et-Tevbe 9/40) şeklinde ondan bahsedilmektedir. Asıl adı Abdülkâbe olup İslâm'dan
sonra Rasûlullah (s.a.v.)'in ona Abdullah adını verdiği kaydedilir. Azaptan azat edilmiş manasına "atik";
dürüst sadık emin ve iffetli olduğundan dolayı da "sıddık" lâkabıyla anılmıştır. "Deve yavrusunun babası" manasına gelen Ebu Bekir adıyla meşhur olmuştur. Teymoğulları kabilesinden olan Hz. Ebû Bekir'in
nesebi Mürre b. Kâ'b'da Rasûlullah'la birleşir. Anasının adı Ümmü'l-Hayr Selma babasının ki Ebû Kuhafe
Osmandır. Künyesi Abdullah b. Osman b. Amir b. Amir... b. Murra... et-Teymîdir. Bedir savaşına kadar
müşrik kalan oğlu Abdurrahman dışında bütün ailesi Müslüman olmuştur. Babası Ebû Kuhafe Hz. Ebû
Bekir'in halifeliğini ve ölümünü görmüştür. Hz. Ebû Bekir'in Rasûlullah (s.a.s.)'den bir veya üç yaş kücük
olduğu zikredilmiştir. İslâm'dan önce de saygın dürüst kişilikli putlara tapmayan ve evinde put
bulundurmayan "hanif" bir tacir olan Hz. Ebû Bekir ölümüne kadar Hz. Peygamber'den hiç ayrılmamıştır.
Bütün servetini kazancını Islâm için harcamış kendisi sade bir şekilde yaşamıştır.
ÖMER B. HATTAB (r a.)
İkinci Raşid Halife. İslâmî yeryüzüne yerleştirip Hâkim kılmak için Resulullah (s.a.v.)'ın verdiği tevhidî
mücadelede ona en yakın olan sahabelerden biri. Hz. Ömer (r.a) fil olayından on üç sene sonra Mekke'de
doğmuştur. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o Büyük Ficar savaşından dört yıl sonra dünyaya
gelmiştir (ibnüi-Esîr üsdül-Ğâbe Kahire 1970 ıv146). Babası Hattab b. Nüfeyl olup nesebi Ka'b'da
Resulullah (s.a.v.) ile birleşmektedir. Kureyş'in Adiy boyuna mensup olup annesi Ebu Cehil'in kardeşi
veya amcasının kızı olan Hanteme'dir (bk. a.g.e. 145). Kaynaklar Hz. Ömer (r.a)'in Müslüman olmadan
önceki hayatı hakkında fazlaca bir şey söylemezler. Ancak kücüklüğünde babasına ait sürülere çobanlık
ettiği sonra da ticarete başladığı bilinmektedir. O Suriye taraflarına giden ticaret kervanlarına iştirak
etmekteydi (H. İbrahim Haşan Tarihui-isiâm Mısır 1979 ı 210). Cahiliyye döneminde Mekke eşrafı
arasında yer almakta olup Mekke şehir devletinin sifare (elçilik) görevi onun elindeydi. Bir savaş çıkması
durumunda karşı tarafa elçi olarak Ömer gönderilir ve dönüşünde onun verdiği bilgi ve görüşlere göre
hareket edilirdi. Ayrıca kabileler arasında çıkan anlaşmazlıkların çözümünde etkin rol alır ve verdiği
kararlar bağlayıcılık vasfı taşırdı (Suyûtî Tarihul-Hulefâ Beyrut 1986 123; Üsdül-Ğâbe IV 146). Hz.
Ömer sert bir mizaca sahip olup İslâm'a karşı aşırı tepki gösterenlerin arasında yer almaktaydı. Sonunda o
dedelerinin dinini inkâr eden ve tapındıkları putlara hakaret ederek insanları onlardan yüz çevirmeğe
çağıran Muhammed (s.a.v.)'i öldürmeye karar vermişti. Kılıcını kuşanarak Peygamberi öldürmek için
harekete geçmiş ancak olayın gelişim şekli onun Müslümanların arasına katılması sonucunu doğurmuştu.
Hz. OSMAN B. AFFÂN (r.a)
Osman b. Affân b. Ebil-As b. Ümeyye b. Abdi's-şems b. AbcH Menaf el-Kuresî el-Emevî; raşid
halifelerin üçüncüsü. Ümeyyeoğulları ailesine mensup olup nesebi beşinci ceddi olan Abdi Menaf'ta
Resulullah (s.a.v.) ile birleşmektedir.Fil olayından altı sene sonra Mekke'de doğmuştur. Annesi Erva binti
Küreyz b. Rebia b. Habib b. Abdi şemstir. Büyükannesi ise Resulullah (s.a.v.)'in halası Abdülmuttalib'in
kızı Beydadır. Künyesi "Ebû Abdullahtır. Ona "Ebu Amr" ve "Ebu Leyla" da denilirdi. Resulullah (s.a.v.)
risaletle görevlendirildiğinde Osman (r.a) otuz dört yaşlarındaydı. O ilk iman edenler arasındadır. Ebu
Bekir (r.a) güvendiği kimseleri İslâm'a davette yoğun gayret göstermekteydi. Onun bu çalışmaları
neticesinde Abdurrahman b. Avf Sa'd b. Ebi Vakkas Zübeyr b. Avvâm Talha b. Ubeydullah ve Osman b.
Affân iman etmişlerdi. Hz. Osman cahiliyye döneminde de Hz. Ebu Bekir'in samimi bir arkadaşı idi Hz.
Osman iman ettiği zaman bunu duyan amcası Hakem b. Ebil-Âs onu sıkıca bağlayarak hapsetmiş ve eski
dinine dönmezse asla serbest bırakmayacağını söylemişti. Hz. Osman (r.a) ebediyyen dininden
dönmeyeceğini söyleyince kararlılığını gören amcası onu serbest bırakmıştı. Peşinden o Resulullah
(s.a.v.)'in kızı Rukayye ile evlenmişti.
ALİ İBN EBI TALİB (r.a.)
Rasulullah'ın amcasının oğlu damadı dördüncü halife. Babası Ebû Talib annesi Kureyş'ten Fâtıma binti
Esed dedesi Abdulmuttalibtir. Künyesi Ebu'l Haşan ve Ebû Turab (toprağın babası) lâkabı Haydar;
ünvanı emîru'l-mü'minin'dir. Ayrıca 'Allah'ın Arslanf ünvanıyla da anılır.
Hz. Ali kücük yaşından beri Resulullah'ın yanında büyüdü. On yaşında İslâm'ı kabul ettiği bilinmektedir.
Hz. Hatice'den sonra Müslümanlığı ilk kabul eden odur. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice'yi bir gün ibadet
ederken gören Hz. Ali'ye Peygamberimiz şirkin kötülüğünü tevhidin manasını anlattığında Hz. Ali hemen
Müslüman olmuştu. Mekke döneminde her zaman Resulullah'ın yanındaydı. Kâbe'deki putları kırmasını
şöyle anlatır: "Bir gün Rasûl-i Ekrem ile Kâbe'ye gittik. Resul-i Ekrem omzuma çıkmak istedi. Kalkmak istediğim zaman kalkamıyacağımı anladı omuzumdan indi beni omzuna çıkardı ve ayağa kalktı. Kendimi
istesem ufukları tutacak sanıyordum. Kâbe'nin üzerinde bir put vardı onu sağdan soldan ittim. Put düştü
parça parça oldu. Rasulullah'ın omuzlarından indim. İkimiz geri döndük." (Ahmed b. Hanbel Müsned I
384).
Hz. Muhammed (s.a.v.) 5-190
Hz. Ebu Bekir (r.a.) 191-300
Hz. Ömer (r.a.) 301-436
Hz. Osman (r.a.) 437-522
Hz. Ali (r.a.) 523-640