Doktor, benimkini kenara atıp, özel bir çantayla gelen taze kalbi hızlıca göğsüme yerleştiriyor. Bu kalp iyiliklerle dolu, sevilmiş, çile çekmemiş olsun diye umut ediyorum. Doktor kalbin tam da bedenime uygun olduğuna kanaat getirip, ustaca açtığı katmanları aynı ustalıkla kapatıyor. Organı getiren, “Trafik kazasından ailenin hiçbiri kurtulamamış,” diyor. Yanı başımda bir kadın, bir erkek, üç çocuk. Bana, onlardan bir şey çalmışım gibi bakıyorlar. Ölsem daha iyiydi. İçime beş kişilik bir yas oturuyor.
Çocukluk ve yetişkinlik aynı dalgalarla boğuşmaz ama aynı şeyleri umar hayattan; şefkati ve iyiliği. Fazla Uzaklaşmış Olamaz, yalnızlık ekseninden kaçıp insana ulaşmaya çalışan kahramanların kitabı. Dünyada olan bitene rağmen kalbe varan bir yol bulacaklarına inanan her yaştan kadın ve erkeğin. Kevser Hattatoğlu ilk öykü kitabında bir iç denizin kıyısında mayalıyor öykülerini. Sade bir dil insan zihnindeki o susmayan sesin rotasında ilerliyor ağır ağır.