Dedemin Masalları kitap serimizin ilki olan Çanakkale Hikâyeleri yazarın geçmişimizin değerlerini günümüz okuruna aktarımıdır. Çoğu gerçek hikâyelerin anlatımı ilk kitapta ecdadımızın Çanakkale Savaşında ecdadımızın Ramazan ayında yaşadığı fedakârlıkları özgün bir dille aktarmaktadır. Çanakkale Hikâyeleri, Hasan Dedenin dilinden çocuklara bir meddah edası ile anlattığı değer hikâyelerdir. Hasan Dede, masal tadında okurun nabzını tutuyor. Yüzyıllar öncesinden gelen kültürel ve ahlaki değerlerimiz Hasan Dede

Modern insanın dramı kendileşmesi gerekirken kentlileşmesidir. Doğukan Özdemir

Kişi kaybettiğini kaybettiği yerde aramalı, aksi hiçbir olumlu sonuç vermeyeceği gibi kaybedilenden uzaklaşmaya ve zamanla unutmaya sebep olur!.. Müslümanlar özellikle son bir asırdır birçok değerlerini kaybetti... Bunların en başında da şüphesiz ki Kudüs ve Mescid-i Aksa geliyor... Halbuki Kudüs ve Mescid- i Aksa Müslümanlar için imani bir duruş, siyasi bir simge, içtimai bir kıyam noktasıdır... Okuyacağınız bu kitapla Kudüs'ü İsrailiyattan uzak ve tamamen İslami referanslarla tanımaya, anlamaya çalışacak

Milletine, devletine, dinine ihanet etmiş ve etmeye de devam edecek bir kült yapının anatomisidir, bu yarı kurgusal uzun öykünün konusu...15 Temmuz ihanet gecesinin icracısıdır, bu kült yapı. Yaşanan menfur olaylara sadece adli bir vakaymış gibi yaklaşılmasının ve söz konusu terör örgütüyle sadece yargı mercileri aracılığıyla mücadele etmenin ülkemize fayda sağlamayacağı açıktır. Böyle bir yapının gelişim süreci üzerinde durulup; devletimizin ve milletimizin bir daha böyle bir örgütle zaman kaybetmemesi adı

Dalga dalga gölgelenen yüzü bana bilmediğim yeni bir şeyler anlatsın istiyordum. İçimdeki küskünlüğü, yalnızlığı silsin. Sıcacık sesi bütün boşluklarımı doldursun, bana sımsıkı sarılsın, beni yine öpsün... O ise kıpırtısız bir deniz gibiydi. Susuyordu sürekli. Susmak sevdiği eski bir şarkıydı sanki. Ah keşke fırtınalar çıkarsaydı sesiyle, dalgaları boyumdan aşsaydı. Mırıltıları bile gök gürültüsüne dönüşseydi.

İmam-ı Gazâlî Hazretleri'nin orijinal ismi Emri Bi’l-Maruf ve Nehyi Ani’l-Münker olan İyiliği Emretmek ve Kötülüğü Yasaklamak isimli bu kıymetli eseri, İslâm'ın çok mühim ve temel prensiplerinden olan "iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak" vazifesini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Eser, bu sorumluluğun farziyetini, şartlarını, derecelerini ve edeplerini detaylı olarak incelemektedir. İmam-ı Gazâlî Hazretleri, "emri bi’l-maruf ve nehyi ani’l-münker" vazifesinin bireysel, ailevi ve toplumsal hayattak

Kapat gözlerini! Bir sahne düşün! Oyun içerisinde oyun içerisinde oyun… Oyunun içinde olduğunu bilmeden yaşayan insanlar… Bu insanları kurtarmak için çırpınan üç çocuk… Eski bir tiyatro sahnesinden uçan şapkalarla yolculuk yapan; şakacı bulutun buz gibi şakalarından kaçan, tükendiklerinde arkadaşlıklarına sığınan üç çocuk… Bir dağa tırmanıp tılsımlı sandığı arıyorlar. Sonsuza kadar sürecek bir oyunu sonlandırmak için. Sahte evler, sahte ağaçlar, plastik yemekler ve çizgiler arasında. Bir antik tiyatronun t

Anne babaya itaat, Müslümanlara tevdi edilen, basite alınmayacak önemli yükümlülüklerden birisidir. Bu, anne babanın evladı üzerinde bir hakkıdır ve bu hak onlara Allah Teala tarafından verilmiştir. Hz. Peygamber tarafından da tescil edilmiştir. Günümüzde kuşak çatışması, anne-baba ile çocuklar arasındaki sürtüşmeler, kavgalar ve cinayetler had safhaya çıkmıştır. Asi evlatlar her geçen gün artmaktadır. Aileler bu konuda çok mustarip, huzursuz ve mutsuzdur. Maalesef pek çok kişi, anne-baba hakkını, anne baba

Kalbin Karanlığından Aydınlığa Uzanan Bir Yol… İmam-ı Gazâlî'nin orijinal ismi “Kitabu’t-Tevbe” olan derinlikli eseri Tövbe Kitabı, günah, pişmanlık ve tövbenin anlamlarını aydınlatırken, insanın iç dünyasındaki karmaşık mücadelelere ışık tutan, günahın insan ruhu üzerindeki yıkıcı etkilerini, bir aynanın nefesle buğulanması ve zamanla paslanmasına benzeterek çarpıcı bir şekilde ortaya koyan bir rehber. Eser, okuyucunun günahın gerçek mahiyetini kavramasına ve ondan uzaklaşma arzusunu güçlendirmesine yardım

Sadullah Aydın bu defa farklı bir formatla okuyucusunun karşısına çıkıyor. “Prens ve Ölüm” bir arayış romanı… Ölüm gerçeğiyle karşılaştıktan sonra sonsuzluk arayışına giren Prens Kalyan’ın heyecan dolu bu serüvenine tanık olmamız için bizleri binlerce yıl öncesine götürüyor Sadullah Aydın… Hindistan’ın gür ormanlarının içinde, sarp dağların arasında, gürül gürül akan bir nehrin kenarında kurulmuş, cennetten bir köşeyi andıran Diya Kentinin biricik prensinin hayatını anlamlandırmak, sonsuzluğa ulaşmak için ç

İmam-ı Gazâlî’nin orijinal ismi Kitabu’l-Helâli Ve’l-Harâm olan HELALLER VE HARAMLAR isimli kitabı, İslam dini çerçevesinde günlük yaşamda uygulamamız gereken kuralları ele alır. Kitap, helal ve haram kavramlarını detaylı bir şekilde açıklar ve insanların bu konuda bilinçli olmalarını sağlar. Bu kitap, helal ve haramın tanımı ve dinimizdeki önemi, helal olanı talep etmenin fazileti, haramın kötülüğü, helal ve haramın dereceleri, şüpheli şeyler, helal ve haramlığı araştırma, makam-mevki sahibi kişilerle hedi

Saliha Erdim, Zekeriya Erdim Hz. Peygamber (s.a.v.) bizzat yaşadığı hayatla bizlere en iyi aile örneğini sunmuştur. Onun ashâbı da bu hayata şahit olmuş, kendisi de yaşamaya çalışmış ve bütün mükemmelliği ile sonraki nesillere intikal ettirmiştir. Adem Apak Vahyin renk ve şekil verdiği, insanın yaradılışından gelen fıtratıyla en güzel eşleşen, insana en uygun gelen yasal ve helal hayatlar. Nasıl olmasın ki? İnsanı yaratmış olan Cenâb-ı Hakk kulları için en iyisini, en faydalı ve uygun olanını bilmez mi hiç?

İslami züht ve tasavvuf hayatının özgün şahsiyetlerinden biri olan Haris el- Muhasibi'ye bu lakabı, metod olarak sürekli kendi nefsi ile yüzleşip, onun kusur ve zaaflarını tespite ve onları tedavi etmeye yönelmesinden dolayı verilmişti. Kaleme aldığı eserlerin ana teması "güzel ahlak“tır. Dolayısıyla onun eserleri, üslup ve içerik bakımından, tasavvuf tarihçilerinin yaptıkları klasik sınıflamaya göre 'züht' döneminin tipik muhteva ve yapısını yansıtır.

Selef-i Salihin, İslam’ın ilk üç asrında yaşayan Müslümanlara verilen genel adlardır. Bunlar Ashab-ı Kiram, Tabiin ve Tebe-i Tabiin neslidir. Peygamberlerden sonra insanların en üstünleri Ashab-ı Kiramdır. Bu zatlar, Peygamberimiz (s.a.v)’in mübarek sohbetinde yetişmişler, pek yüksek derecelere, Sahabilik şerefine nail olmuşlardır. Ashab-ı Kiram’ı gören ve onların sohbetlerinde yetişen ikinci kuşak Müslümanlara Tabiin denir. Bunlar da bütün din bilgilerini Ashab-ı Kiramdan alıp, öğrenmişlerdir. Tabii’nin so

İlk insan Hz. Adem'den beri ilahi vahye muhatap olan insanoğlu, daha önceki tevhidi öğretilerin unutulmaması, kaybolması veya değiştirilmesi üzerine bunların doğru olanlarını tasdik yanlış olanlarını düzeltip tashih eden mükemmel bir hazineye, Kur'an'a sahiptir artık. İnsanlar, Furkan olan Kur'an sayesinde nelerin ilahi doğrular, nelerin de beşer kaynaklı hurafeler ve uydurmalar olduğunu öğrenebilirler.

Aklın Ve Ruhun Derinliklerine Yolculuk Yapmaya Hazır Mısınız? İmam-I Gazâlî’nin “El-Munkız-Mine’d-Dalâl” Adlı Kıymetli Eserinin Türkçe Tercümesi DALÂLETTEN HİDAYETE, Sizi Bu Benzersiz Keşfe Çıkaracak! Kendi Düşünce Hayatının Dönüşümünü Samimi Bir Dille Anlatan İmam-I Gazâlî, İslam Tarihinin En Özgün Eserlerinden Birini Sunuyor. Bu Kitap, Sadece Bir Otobiyografi Olarak Değil, Aynı Zamanda İslami İnanç Hareketlerini Ele Alışıyla Da Dikkat Çekiyor. İmam-I Gazâlî’nin Gerçeği Arama Yolculuğu, Bu Eserde Gerçekçi

Hz. Mevlânâ, sadece yaşadığı dönemdeki insanlar değil, günümüze kadar farklı din, mezhep, millet, meşrep ve yaştan sayısız insanı iyileştirmiş evrensel bir şifacıdır. Dünyanın dört bir yanından Hz. Mevlânâ’ya yönelenler, ondan aşkı öğrenmek istemenin yanı sıra, varoluşsal, manevî ve psikolojik sorunlarına da çareler aramaktadırlar. Hz. Mevlânâ onlar için aşkın rehberi ve öğretmeni, ruh sağlığı hekimi ve psikoterapisttir. Yazdığı şâh eserler vasıtasıyla, insanı yargılamadan, incitmeden, olduğu gibi kabul ede

Kur’an’ı gündelik hayatın içine almak ve onunla diyaloğu kesintisiz bir şekilde sürdürmek özellikle Müslümanlar için olmazsa olmaz bir öneme sahiptir ve bu konuda bütün Müslümanlar aynı düşüncededirler. Çünkü Kur’an’ın işlevselliği onunla kurulacak diyaloğa bağlıdır. Yani Kur’an’ın onu öğrenip anlama gayretine girmeyen kimseye yapacağı bir şey yoktur ve bunun böyle olduğunu söyleyen de onu insanlığa bizzat göndere lütfunda bulunan Allah Teala’dır. Nitekim O, şöyle buyurur: “Size Allah tarafından hak ve haki

Genç Adam'ın dünyalık görünen ideallerinin arkasında edebi hayatı kazanma endişesi vardır. Okuyup bir meslek ve mevki sahibi olmak istese de zengin olmayı hedeflese de bunlara nihai hedef gözüyle değil, vasıta gözüyle bakar. Kendinden önceki nice meslek, mevki ve para sahiplerinin dünyalık akıbetlerinin toprak olmak olduğunu düşünür. Eğer sonsuz bir başka alemde yeni bir hayat bizi bekliyor olmasa; bu kadar çabanın sonucunun, mezara girmek gibi basit bir hedefe yönelik koşuşturmaca olacağının mantığını yaka

Hamdolsun ki İslam, tarihimizi ve medeniyetimizi şereflendirmiş olup aynı zamanda şekillendirmiştir. Bizler ise bu sürecin mirasçıları olmakla müşerrefiz. M. Yusuf Ozan Avcı Unutulmamalıdır ki Allah Rasûlü (s.a.v.) bir insan olması hasebiyle bir çocuktur, bir eştir, bir babadır, bir komşudur, bir komutandır, bir liderdir; özetle her insanının pek çok konuda kendisiyle ortaklık ve benzerlik kurabileceği özellikleri hâiz bir beşerdir. Prof. Dr. Adem Apak Yapılması gereken herhalde tarihin hazırladığı ve sundu