Zekâ kitapları dizisinin "KIVRAK ZEKÂ - EĞLENCELİ SÖZEL MANTIK SORULARI" isimli dördüncü kitabını, özverili ve yoğun bir hazırlığın ardından sizlerin beğenisine sunmanın mutluluğu ve heyecanını yaşamaktayız. Ülkemizde yayımlanmış mevcut zekâ kitaplarına farklı bir tarz ve yeni bir soluk kazandırmayı hedefleyen bu kitapta; muhakeme etme, verilen ipuçlarından hareketle varsayımda bulunma ve problem çözme becerilerinizi arttıracak, tamamına yakını herhangi bir ön bilgi gerektirmeyen 100 sözel ve mantıksal soru

Bu kitap, XIII. Yüzyıl müzik teorisi ile ilgili Urumiyeli Safiyyüddin Abdulmu'min tarafından yazılmış gamın onyedi perdeye bölünmesi ile ekle edilen ses sistemini açıklayan bir eserdir. Daha sonraları Safiyyüddin'in sistemi olarak anılan bu sistemde önceki mûsiki teorisyenlerinden Farabi ve İbn-i Sina'yı görüşlerinden dolayı saygı ifadeleri ile eleştirmiştir. Kitâbü'l Edvar (seslerin daireler üzerinde gösterilmesi) denilebilecek bir isimle anılmıştır. Eserini Nasıruddin Tûsi'nin tavsiyesi ile yazdığı söylen

Peygamber Efendimiz (a.s.m.), hayattayken on sahabisini cennetle müjdelemişti. Bunlara "Aşere-i Mübeşşere" denilmektedir. Bu seride, cennetle müjdelenen bu sahabilerin hayatları, İslam'a hizmetleri ve üstün ahlakları anlatılmaktadır. 1. Peygamberimizin en yakın arkadaşı HZ. EBÛ BEKİR 2. Peygamberimizin cesur arkadaşı HZ. ÖMER 3. Peygamberimizin iffet sahibi arkadaşı HZ. OSMAN 4. Peygamberimizin kahraman arkadaşı HZ. ALİ 5. Peygamberimizin yiğit arkadaşı SA'D bin EBÎ VAKKAS 6. Peygamberimizin mütevazı ark

Dinî yönden olduğu kadar siyasî yönden de insanlık tarihinin önemli mekânlarından biri olan Kâbe; kutsal metinlerde yer alan, yüzyıllardır insanların ibadet için ziyaret ettiği ve dünyanın güç merkezlerinden biri olan ilahî bir mekândır. Milyonlarca Müslümanın ibadet maksadıyla ziyaret ettiği bu yer, kutsal bir barış beldesidir. “Korunmuş” olmakla müjdelenmesine rağmen kurulduğu tarihten itibaren pek çok maddi ve manevi saldırıya maruz kalan bu mekân, barışa ancak Osmanlı Türklerinin bu mekânı sınırları iç

Fatih dersiamlarından Ömer Nasuhi Bilmen (r.h.) hazretleri akaid alanında Yüksek İslâm Enstitüsünde tedris edilmek üzere Mülahhas İlm-i Tevhid adlı eseri yazmıştır. Bu eserin ulaşabildiğimiz tek nüshası vardır, o da Ahmed Said Matbaası 1962 nüshasıdır. Bu nüsha latinize edilmiş bir metindir. Biz bu metni çalışıp tashih ettikten sonra dil olarak zaten Osmanlıca olan bu metni Osmanlıca orijinal haline çevirdik. Çeviri esnasında merhumun Muvazzah İlm-i Kelam Dersleri adlı kitabından da istifade ettik. Her iki

Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri olan Tanzimatın ilanından itibaren 170 yılı geride bırakmamıza rağmen hâlâ aynı tartışmaların içindeyiz. Günümüz Türkiyesinin sosyo-ekonomik ve siyasi yapısını sağlıklı tahlil edebilmemiz için 1839la başlayan ve o dönem itibariyle bir açılım olan süreci çok iyi anlamamız gerekmektedir. Bu kitap döneminin en önemli devlet ve siyaset adamı olan ve gelişmelerin içerisinde yer almış Ahmed Cevdet Paşanın gözlemlerine dayanıyor. Batılılaşma serüveninin ve oluşa

Ashâb-ı Suffe, ilk emri "Oku!" olan bir dinin ve ölüm tehdidi altında bile ilme öncelik veren bir peygamberin güzide talebeleridir. "Oku!" emriyle başlayan bu eşsiz inkılâp, Allah Resûlü'nün (sas) olağanüstü çabalarıyla zirveye ulaştı ve Suffe Ashâbı ile hayat buldu. Allah ve Resûlü'nün mesajını en iyi şekilde içselleştiren Ashâb-ı Suffe, Kur'ân ve sünneti öğrenerek yaşamayı hayatlarının gayesi yaptılar. Hâl, hareket ve yaşantılarıyla kıyamete kadar gelecek nesillere örnek oldular. Daha düne kadar ok

Arapça öğretimi günümüzde üniversitelerimizin Şark Dilleri Bölümlerinde, İlahiyat Fakültelerinde, İmam-Hatip Liselerinde ve Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı kurslarda resmen sürdürülmektedir. Bu öğretimin giderek hız kazanması, İslam Kültür ve medeniyetinin tanınması ve tanıtılması bakımından fevkalade önemli bir gelişmedir. Elinizdeki eserin genişletilerek ve geliştirilerek kısa zamanda birçok defa basılması da bunun güzel bir örneğidir. Sevincimiz bu gelişmeye az da olsa katkıda bulunmuş olmaktır.

Arapça Dilbilgisini oluşturan Sarf, Nahiv, Edatlar, Arapça-Türkçe Lügat, Arapçada Cümle Kuruluşu ve Tercüme Teknikleri ni içine alan bir seri planlamıştık, bu seriden Arapça Dilbilgisi, Sarf ve Arapça da Cümle Kuruluşu ve Tercüme Teknikleri yoğun bir ilgi görmüş ve kısa zamanda ilaveli ikinci baskıları yapılmıştır. Bu defa söz konusu serinin üçüncü kitabı olan Arapça Dilbilgisi-Nahiv i, ülkemizde Arapça öğretimi yapan kişi ve kuruluşların hizmetine sunuyoruz. Kitap Arapça öğretimindeki seviyeler göz önüne a

Bazı yanışlar yok olmak için değil, yeniden doğmak içindir…Tıpkı Anka kuşu gibi…Hayatın içinde biriktirdiğimiz kırgınlıkları, yorgunlukları, sustuklarımızı bir yuvaya dönüştürüp, sonra o yuvayı yakarak yeniden doğan bir ruhun hikâyesi bu.Cesaretin, affetmenin, umutların ve ayağa kalkmanın hikâyesi…Acılarını dönüştürenlerin;Kırıldığı yerden güçlenenlerin;“Bittim,” dese de yeniden ayağa kalkmayı başaranların hikâyesi…Bazen gerçekten kim olduğumuzu ancak karanlığın en yoğun olduğu anda hatırlarız. İşte o an bi

İman, kapkaranlık varlıklar âlemini baştan başa aydınlatan bir nurdur. Varlığın anlam ve amacı, eşyanın mahiyeti imanın nuruyla ortaya çıkar. O nur olmadıktan sonra her şey kapkaranlık bir yokluğa, hiçliğe mahkûmdur. İnsan için hüsrandan kurtuluşun iman, sâlih amel, hakkı ve sabrı tavsiye etmeye bağlı olduğunu bildiren Rabbimiz imanı, âdeta diğer tüm güzel huyların bir tür lokomotifi gibi en başta zikretmekte, diğer tüm güzellikleri de ona bağlamaktadır. Bu kitap imanın mahiyetini anlamak, onun önemine vurg

Muhterem okuyucu! Bu eser CELALEYN tefsirinin bir tercümesidir. Bu esere Celaleyn denmesinin sebebi: İsimleri CELAL olan iki alim tarafından yazılmış olmasıdır ki, Celaleyn, tesniye (iki varlığı ifade eden kelime) olup iki Celal demektir. Şöyle ki: Kur'an-ı Kerim'in: Bakara Suresi'nden itibaren İsra Suresi'nin sonuna kadar tefsirini: Celalüddin el-Mahalli (791-864) yazmış, vefat edince bunu bilahare Celaluddin es-Suyuti (849-911) aynı tarz üzere ikmal etmiştir. İşte bu sebeble TEFSİR-İ CELALEYN ünvanıyla

Yaratan Rabbinin adıyla oku . O, insanı alak dan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. Alak 1-2 Müfessirlerin İmamı İbn Cerir Et Taberi Ebu Cafer Muhammed b. Yezid b. Galib et-Taberi hicri 224 (miladi 839) yılında Taberistan'ın Amul şehrinde doğdu. 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberledi. 12 yaşında iken ilim tahsili için yaşadığı şehirden ayrıldı. Mısır, Şam ve Irak'da zamanın büyük alimlerinden dersler aldı. Sonunda Bağdat'a yerleşmeye karar verdi ve hicri 310 (miladi 923) senesinde vefat edinceye

Bu kitap, kadim ve zengin bir medeniyetin insanlığa katkılarını gösteren, aklın ve inancın aynı çizgide olduğu bir ufuk genişliğiyle birikmiş eserlerin maceralarını incelemektedir. Müslüman âlimler, mucitler ve bilim erbabının yüz yıllara yayılmış ufuk açıcı serüvenlerinin kuş bakışı bir sicil haritasını ortaya koyan eser, 'Arap altın çağı'nın mütefekkirlerini odağına alma eğilimindeki pek çok benzerinin aksine daha ziyade 18. yüzyıla kadar Orta Asya, Osmanlı Türkiyesi ve Babürlüler’i kapsayan Müslüman düşü

Öğrenmenin en güzel yolu sormaktı. Sahabe dediğimiz Peygamber dostları da öyle yaptı. Her biri sıkıntısını ona açtı ve derdine çözüm istedi. Böylece hayatımızın her safhasında bize ışık tutacak ilkeler ortaya çıktı. Bu ilkeleri bize ders veren Peygamber hatıralarından 101 tanesi güvenilir hadislerden derlendi. Asr ı Saadetten derlenen bu gonca güller burcu burcu kokusuyla sizi alıp o kutlu çağa götürecek dünyanın en bahtiyar insanlarıyla birlikte Peygamberin gül bahçesinde gezinmenizi sağlayacak.

Bugün Müslümanlar olarak ne yazık ki İslamlık iddiası ile yaptığımız işlerde insanlık alt yapısını aramayı gereksiz görebilecek bir noktaya sürüklenmiş durumdayız. Mesela yalan konuşmak haramdır diye biliyoruz ama bunun insanlığı eskittiği için yasak olmuş olabileceğini düşünmüyoruz. Faizden sadece din haram ediyor diye kaçınıyoruz ama insana ve insan emeğine karşı bir suç oluşturduğunu akıl etmiyoruz. Medine'de insan eksenli bir medeniyet tesis eden sevgili Peygamber Aleyhisselam Efendimiz'in, yanı başında

Eşimle tartıştık, 'Erkeksen beni boşarsın!' dedi. İki çocuğumuz var, eğitim seviyesi ve dini bilgisi ham; ne yapmalıyım ben bu söz üzerine? Erkeklik yap ve boşama. Zira eşin seni, erkeklik adına düşüklüğe çekmek istemiş. Seviyenizi yüksek tutun. Erkeklik gösterin, sabır gösterin, sebat gösterin ama tuzağa gelmeyin. O sözü o söylemedi, şeytan söyletti. Cevabınız şeytanın istediği gibi olursa sonuçta kimin mutlu olacağını bilmelisiniz. Çocuklarınıza acıdığınızdan değil erkek olduğunuzdan dolayı tuzağa düşmeyi

- Bu eserde Hz. Âişe (ra) annemizin hayatını konu alan bu çalışma üç bölüm ve bir ekten oluşmaktadır. - Birinci bölümde Hz. Âişe'nin nesebi, ailesi, doğumu, künyesi, lakapları, evliliği ve Hz. Âişe'nin Hz. Peygamber'in (sas) vefatına kadar olan hayat hikayesi ikinci bölümde ise Hz. Âişe'nin Hz. Peygamber'in (sas) vefatından kendi vefatına kadar olan hayatı ve son bölümde Âişe annemizin şahsiyeti, ilmi yönü ve ahlakı üzerinde konulara değinilmiştir.

- Sahabe İklimi serisinin ilk kitabı olan bu eserde, Hz. Hatice validemizin kutlu hayatı anlatılmaktadır. - Eserde Hz. Peygamber'in (sas) ilk eşi ve yoldaşından, nübüvvetten önceki ve sonraki hayatından, malı ve eşyalarından, hanımlar âlemindeki yeri, önemi ve kıymetinden gibi konular ele alınmaktadır.